29 Kasım 2019 Cuma

ERMENİ SOYKIRIM YALANLARI İDDİALARI KARŞISINDA-Kİ GERÇEKLER !


ERMENİ SOYKIRIM YALANLARI İDDİALARI KARŞISINDA-Kİ GERÇEKLER !
İNGİLİZ ARŞİVİNDEKİ BELGELER
Fransa Ulusal Meclisi'nin (Parlamento) 1915 yılında Osmanlı Devleti'nin Ermenilere katliam yaptığını tanıyan karar, yasal veya tarihi bir esasa dayanmamaktadır. Dünyanın herhangi bir parlamentosunda olayın tam olarak ortaya çıkması ve her iki tarafın belge, kanıt ve dokümanlarının sunabilmeleri için önce dava edenin daha sonra da dava edilenin dinlenmesi gerekir. Parlamento her iki tarafın belgelerini inceledikten ve savunmalarını dinledikten sonra karar verir. Bir taraf yerine başka bir tarafı tutmadan, mutlak adaletli bir şekilde karar ve hüküm verilmesi için doğru olan yol budur. Zira bu şekilde alınacak bir karar, halkların, hükümetlerin geleceği ve yaşam sürecini belirleyecek bir öneme haizdir. Bu konuda doğru olan yöntem, dava eden ve edilene, görüşlerini savunmaları ve baskı olmaksızın tam bir özgürlük içinde düşüncelerini kanıtlamaya çalışmaları için her iki tarafa eşit şekilde fırsat verilmesidir. Şayet bu olmazsa, üzerinde güçlü bir Ermeni nüfuzu olan Parlamento, Ermeni lobisini dinler. Bu lobi iki şeyden yararlanmıştır.

Birincisi, bu lobinin başkanlık ve belediye seçimleri olmak üzere Fransa'daki seçimler ü~erine güçlü etkisinden. Ermeni lobisi, Fransız toplumuna etki etmede ve gerektiğinde kullanmak üzere söz konusu kararı çıkarmak için seçim fırsatından yararlanmıştır. İkincisi, Türkiye'nin AB1'negirmek için ada olması ve bu uğurda titiz bir şekilde çalışmasından. Fransız Parlamentosu'nun bu kararı, Türkiye'nin insan haklalilyla ilgili özel siciline bir darbe niteliği taşımaktadır.
Bunların da ötesinde, Fransa'da Yahudi lobisinden sonra ikinci sırada yer alan Ermeni lob~si, Amerika ve bazı Avrupa ülkelerindeki uzantılarıyla Holocaust'u (Naziler'in Yahudiler' i fırınlarda yakması) kanıtlayan Yahudi lobisini taklit etmek istemektedir. Yahudi lobisi bunu ispatlamasıyla Almanya ve bazı Avrupa ülkeleriyle Amerika hükümetlerine şantkjda bulunma imkanı bulmuş ve milyarlarca dolar tazminat almıştır. Bu ülkelerin hükümetleri, İsrail 'in iddialarına s~mpati duyar olryuştur. Ancak dünyadaki bazı düşünür ve aydınlar ısrail'in iddialanna karşı çıkarken; özellikle meşhur Fransız düşünür bu iddiaya karşı şüpheli yaklaşmıştır. Hatta bazı düşünürler bu iddiayı "Holocaust Sanayisi" olarak adlandırmıştır. Dr. Normand Frankestein da Ibunlardan bir tanesidir. Doğu Anadolu topraklarında 1915 yılındaki sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili gerçeği, bir tarafa bağlı kalarak, bir tarafa karşı taasi sup içinde veya bir tarafa şirin görünerek değil; tam bir tarafsızlık içinde ortaya koyacağım. İnandırıcı gerçekleri ortaya koymamın arkasında gerçeği bu boyutlarını ortaya çıkarmak dışında hiçbir çıkar ve gaye bulunmamaktadır. i Ermeniler; Osmanlı Devleti'nin, 1914 yılı Kasım ayının başında müttefik ülkelere karşı Almanya'nın yanında yer alarak Birinci • i Dünya Savaşı' na girmesıni altın bir fırsat olarak gördü. California Üniversitesi profesörlerinden Louis Nalbandyan "Ermeni Devrimi hareketi" isimli kitabının 11. sayfasında "Osmanlıların savaşa girmesi, Ermeni Cemiyetlerin ivedi hedeflerini gerçekleştirmek üzere toptan isyana başlamaları için en uygun fırsat olma özelliği taşımaktadır." demiştir.
Osmanlı Devleti, i. Dünya Savaşı öncesi, Ermeni Cemiyetıerin, Doğu Anadolu'da devlete karşı eylemlerde bulunmalarından korkuyordu. Bu nedenle Osmanlı Devleti, savaş başlamadan önce Ağustos 1914 tarihinde Erzurum ilinde Taşnak Cemiyeti yetkilileriyle görüştü. Bu toplantıda (Ermeniler), Osmanlı ordusuna karşı görevlerini yerine getireceklerine dair vaatlerde bulundular ve savaş başlayıncaya kadar söyledikleri gibi samimi vatandaş olarak davrandılar. Ancak savaş başlar başlamaz vaatlerini tutmayıp aynı şehirde gizlice toplandıkları ve Osmanlı Devleti'ne karşı bir tutum sergileme yönünde karar aldıkları öğrenildi. Bu dönemde Rusya, Osmanlılara karşı savaşta Rus ordusu yanında yer almaları için Doğu Anadolu' da yer alan Ermeniler'le koordinasyona girdi. Şalkoşyan "Kırmızı" isimli kitabının 12. sayfasında, İçmiyazin Katolikos ve Kafkasya Genel Valisi Daşkov'un bakış açısının, Osmanlı'nın Doğu Anadolu'daki Ermeniler'e yönelik reformlar yaptığı bir zamanda Rusya'daki Ermenilerin Osmanlılar' a karşı Ruslar'ı destekleyeceklerine işaret ettiğini ve Katolikos'un daha sonra Tiflis'te Rusya Çarı ile bir araya geldiği ve Çar'a "Anadolu'daki Ermeniler'in Osmanlı yönetiminden kurtulması, Ermeniler'in özerk bir Ermeni devleti kuracak gücü sağlayacaktır," dediğini nakletmiştir. Bu durumda Rusya'nın bu devleti kendi himayesine alması mümkündür. Ancak Rusya'nın niyetlerine gelince, Doğu Anadolu 'yu topraklarına katmada Ermeniler' den yararlanma olarak özetlenebilir. Ermeniler, hiçbir tereddüde mahal vermeden müttefik ülkelere katıldılar ve bütün imkanlarını Rusya'nın emrine verdiler. Bunun yanı sıra gönüllülerden oluşan bir tugay oluşturdular.
Daha sonra Ermeni Taş~ak Cemiyeti, bütün Ermeni Cemiyetlerine aşağıdaki talimatları gönderdi. Bu talimatlar şöyledir: "Rus ordusu sınırı geçer geçmez, Ermeniler, Osmanlı Ordularının çekildiği bölgede isyana başlasınlar. Bu durumda Osmanlı Ordusu iki ateş arasında kalacaktır. OsmanIt Ordusunun ilerlemesi durumunda Ermeni Orduları yerlerini ve silahlarını terk edip Rusya'ya katılmak için çeteler oluştursuniar" . Diğer bir Ermeni örgütü Haşnak ise, Cemiyet mensuplarına gönderdiği talimatta: "Cemiyet, "Müttefik ülkeler" yanında, özellikle Rusya yanında yer alarak, bütün gücüyle Ermenistan, Kilikya, Kafkasya ve Azerbaycan' da Izaferin garantisi için mümkün olan her şekilde müttefik ülkelere YaIidımedecektir." denilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesindeki Van ilinin Osmanlı Parlamentosu "Meclis-i Mebusan" üyesi Papazyan verdiği ilanda: "Kafkasya'daki fedai grupları hazır durumd~ olacaklar. Doğu Anadolu'da Ermeniler'in yaşadığı bölge istila edilmesi için Rus ordusuna öncülük edecekler ve Ermeni gruplarına katılmak üzere Anadolu içlerine doğru ilerleyecekler~ir." yazılıydı. .
Bu talimatlara ek olarakj Rus kuvvetlerinin Osmanlı topraklarına girmesi Osmanlı Ermenileri ve Anadolu' nun doğusundaki Rusya Ermenileri'nden fedai grupI¥1nın oluşmasıyla, Osmanlı ordusunda bulunan Ermeniler, silahlarıyla birlikte ordudan kaçarak Rus kuvvetlerine katıldılar veya çete: oluşturdular (Burada 2. Osmanlı Anayasası'nın (2. Meşrutiyet), Ermeniler'in Osmanlı ordusunda askeri sisteme dahilolmasına izin verdiğini hatırlatmakta yarar var). Sonra i Ermeniler, misyonerlik okulları ve Ermeni kiliselerinde senelerce gizledikleri silahlarını çıkardılar. Ayrıca küçük çaptaki Osmanlı askeri birlikleriyle girdikleri çatışmalardan da silahlar elde ettiler. Cemiyet silahlı çetelere "Kendini kurtarmak için önce komşunu öldür." şeklinde talimat çıkard~. Sonra Ermeni çeteleri, erkekleri Osmanlı cephelerinde askerlik görevini yaptığı için korumasız kalan birtakım Türk şehir ve köylerine saldınya başladılar. Ermeni çeteleri, Osmanlı kuvvetlerini arkadan vurarak bir araya gelmelerine mani oldukları gibi yolları kestiler; köprüleri, tünelleri ve geçitleri tahrip ettiler. Bütün bunlara ilaveten, Ruslar'ın Doğu Anadolu'daki bazı Osmanlı topraklarını işgalini kolaylaştırmak üzere isyana başladılar.
Rus kuvvetlerine katılan bazı Ermeni çetelerinin zulmü o kadar çirkin bir duruma ulaştı ki, Rus yönetimi bu durumdan rahatsızlık duyarak Ermeni çete ve gruplannı cephe gerisine uzaklaştırdı. Bu sırada Rus kuvvetlerinde görev yapan bazı Rus subayların hatıraları bu vahşetin en iyi kanıtıdır. Bu konuda bilgiyi Erzurum Kalesi Topçu 2'nci Taburunun savaş gazetesinde bulabilirsiniz. Ermeni çetelerin başvurduğu toplu katliam sadece Türkler' e karşı olmayıp, Trabzon ve civar illerdeki Rumlar'ı, Hakkari ve bölgesindeki Yahudiler' i de kapsıyordu. Kara Şemsi "Türkler ve Ermeniler Tarih Önünde" isimli kitabının 41-49' ncü sayfalarında " ...Ermeni Cemiyetlerinin amacı düşledikleri gibi Ermeni ırkının hakim olduğu Ermeni devletinin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla, Ermeni dışındaki unsurları yok etmeye ya da göçe zorlamaya yönelikti ," demiştir. Rus kuvvetleri ile birlikte ilk defa Osmanlı sınırına giren Ermeni kuvvetlerinin başında Garo olarak bir Ermeni ile Karakin Basturmacıyan isimli Osmanlı Parlamentosu (Meclis-i Mebusan) üyesi bulunuyordu. Cephe gerisindeki Türk kent ve köylerine saldıran Ermeni çetelerinin başında "Ermeni devletinin kurulması yolunda engeloluşturuyorsa Türk çocuklarını bile öldürünüz," emrini veren meşhur eski Osmanlı Meclis-i Mebusan üyesi Hambarsum Boyacıyan bulunuyordu. Rus kuvvetleri, 1914 Mart ayında Van şehrine doğru harekete geçti. 11 Eylül tarihinde de geniş çapta bir Ermeni isyanı başladı.
Bu isyan sebebiyle Van, Rusya'nın eline düştü. Bunun üzerine Rus çan II. Nicola, 21 Nisan 19Ü tarihinde Van' daki Ermeni Cemiyetine Rusya'ya verdiği hizmetten ötürü teşekkür telgrafı gönderdi. Amerika'da yayımlanan Çaşnak isimli Ermeni gazetesi 24 Mayıs 1915 tarihli baskısında, sadece Van ilinde 1.500 Türk'ün yok edildiğini övünerek nakletmiştir J Esad Uras, 'Ermeni ve Tarihte Ermeni Meselesi' isimli kitabının 604'ncü sayfasında elde, ettiği kaynaklara dayanarak, Ermeni Taşnak Cemiyeti Temsilcisin.in Tiflis'te Şubat 1915 tarihinde toplanan Ermeni Ulusal Konferansında, 'Savaş başlamadan önce Osmanlı Devletinde bulunan Ermenilerin siHihlanması ve isyana hazırlanmaları için Rusya'nın 234~900 Ruble harcama yaptığını belgelere dayanarak açıklamaktadır.Bu belge, Rusya ve Ermeniler arasındaki ne ölçüde ittifak ve anlaşma bulunduğunun ve savaştan önce Ermenilerin en ölçüde hazırlılk yaptığının açık bir göstergesidir.
Ermenilerin isyanı ve şüpheli eylemler, Osmanlıları nefsi müdafaada bulunma zorunda bırakmıştır. Bunun üzerine Osmanlılar, Ermenileri Doğu Anadolu' dan tehcir etme kararı aldılar. Bu tehcir, isyan sebebiyle olmuştur... i Durum böyle iken, İngiliz ve Fransız filosu Çanakkale Boğazını işgal etti. Osmanlı Ordusu i ile düşman kuvvetleri arasındaki çarpışmalann alanı çeşitli cephelere doğru büyüyerek, Gelibolu'dan Doğu Anadolu'ya, Irak'a kadar genişledi. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Hükümeti; Ermeni Patriği, Ermeni Parlamenterler ve önde !elen şahsiyetleri çağırarak, Ermeniler tarafından Müslümanların katledilmesini durdurmak amacıyla gerekli önlemlerin alınacağı uyarısında bulundu. Ancak bu çalışma trajediye son vermedi. Osmaqlı Hükümeti, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni cemiyetlerini kapattı ve Devlete karşı suç işleyen 235 cemiyet müdürünü yakaladı.
24 Nisan tarihinin 235 şahsın yakalanma tarihi olmasına rağmen, her yıl dışarıdaki Ermeniler, bu tarihi 'katliam' olarak anmaktadırlar. Karşı karşıya kaldığı iç ve dış tehlikeler sebebiyle Osmanlı Hükümeti, bu gibi tehlikelere maruz kalan ülkelerin tereddüt etmeden aldığı önlemler türünden önlemler aldı. Bu bağlamda, savaş bölgesindeki Ermenileri, Osmanlı topraklarının bulunduğu en güney bölgelere ve Rusya'ya tehcir kararı aldı. Bu konuyla ilgili geçici karar 27 Mayıs 1915 tarihinde yayımlandı. Ermeni tarihçisi Lue, Osmanlı Hükümetinin, Rus silahı kullanan ve karışıklıklar yaratan Ermeni cemiyetlere karşı varlığını müdafaa hakkını kullandığını söylemektedir. Buna ilaveten, 'tehcir' önleyici bir etken olmamıştır. Tehcir, güvenlik gerekçeleriyle belirli bir grubun belirli bir mekanda ikamete mecbur edilmesidir. Bu cemiyetlerin savaş sırasında düşmanla işbirliği yaptıkları bir gerçektir. Bunun dışında Ermeniler, bu işbirliği ile övünmektedirler. Bu nedenle, yıkıcı eylemlerinden korkulması sebebiyle belirli bölgelerde ikamet etmeye zorlanmasına Ermenilerin en küçük bir itirazı olmamaları gerekir. Bunun gibi önlemler İkinci Dünya Savaşında hemen hemen bütün ülkeler tarafından alınmıştır. Özetle, Osmanlı Hükümeti, tehcir sırasında Ermenilerin herhangi bir zarar görmesini önlemek için aktif olarak çalışmıştır. Bu konuda verilen emirler, bunun en belirgin kanıtıdır. Bu konuda Osmanlı Bakanlar Kurulunda 1915 Mayıs ayında alınan 163/1331 sayılı karar Başbakanlık Arşivinde 163 sayılı ciltte bulunmaktadır. Bu kararın metni şöyledir: 'Yeni yerleşim bölgelerinden ismi geçen köy ve kentlere yerleşen Ermenilerin rahatı için çalışılması, canları ve mallarının korunması gerekir. Bu Ermenilerin yerleşim yerlerine vardıktan sonra tam olarak ikamet edinceye kadar iaşelerinin Mülteciler Tahsisatından harcanması gereklidir. Onlara ayrıca, önceki mali durumlarına ve mevcut hallerine uygun olarak mal ve arazi dağıtılması sağlanacaktır. Hükümetin ihtiyaç sahiplerine mesken yapması, çiftçilere ve sanat erbabına ihtiyaç duydukları tohum, alet ve teçhizatı sağlaması gerekir' . İngiltere Dışişleri Bakanlığı Arşivi 381/4241/ 170751 Dışişleri Dosyalarında bulunan dokümanın metni şöyledir: 'Ermeni çete grupların:ın genişlemesine engelolunması ve Müslümanlarla Ermeniler arasında toplu katliama sebep olarak şeylerden kaçınılması gerekir'.
Yine İngiltere Dışişleri Bakanlığı Arşivinde 381/9157/5523 sayılı Dışişleri Dosyalarındaki dokümanda şöyle denilmektedir: ,Yeni yerleşim yeri edinen Ermeni cemaatlerine refakat eden özel yetkililerin bazı güvenlik önlemleri almaları gerekir. Ayrıca Hükümet, Göçmenler Tahsisatından göçmenler için gerekli ödenek gönderecektir' . Yine İngiltere Dışişleri ~akanlığı Arşivinde 381/9157/5523 sayılı Dışişleri Dosyalarında dİğer bir konuda şöyle denilmektedir: ,Yerleşim yerlerine varıncaya kadar göç eden göçmenlerin tam olarak iaşesi sağlanması gerekir. Yolculuk sebebiyle kurulmuş kampların denetlenmesi ve onların rahatları için zaruri önlemlerin alınması gerekir. Bu önlemlerin yanı sıra güvenliklerinin ve esenliklerinin temin edilmesi, ihtiyaç sahiplerine yeterli yiyeceğin verilmesi gerekir. Ayrıca her gün sağlık hizmeti verilmeli, bayanlar ve hasta çocuklar trenlerle nakledilmeli, diğerleri mutat vasıtalar katır, araba veya yürüyerek gönderilmelidir. Güvenliklerini sağlamak amacıyla her gruba bir müfreze refakat etmeli, yerlerine varıncaya kadar onlara yiyecek ve içecek sağlanmalıdır. Yolculuk sırasında veya kamplarda Ermenilerin ~erhangi bir saldırıya uğramaları durumunda, bu saldırıya karşı konulması gereklidir' . Özetle, bu sırada Osmanlı Devletinin taraf olarak girdiği Dünya Savaşı yaşanmaktadır. Ermenilerin yaşadığı Doğu Anadolu sınırında düşman Rusya yer almaktadır. Doğu Anadolu' daki isyan ve ayaklanma sebebiyle Ermeniler, güvenli bölgeye tehcir ettirilmişlerdir.
Şayet orada ferdi olaylar olsaydı, savaş neticesiyle göç eden Ermeni kafileleri bir saldıraya maruz kalsalardı, Osmanlı Hükemeti, bütün gayreti ile bu saldırıyı önlemeye ve suçluları mahkemeye sevk etmeye çaba sarf ederdi. Diğer yandan, çetin savaş şartlarını, ulaşım vasıtalarının, yakıtın, gıda maddeleri ve ilaç ile diğer maddelerin yetersiz olduğunu da dikkate almak gereklidir. Ayrıca Doğu Anadolu'daki zor geçen iklim şartlarını ve o dönemde yaygın olan tifo ve başka bulaşıcı hastalık salgınını da dikkate almak gereklidir. Bütün bunlar etnik ayrım olmaksızın binlerce insanın ölümüne sebebiyet vermiştir. Ayrıca bu bölgedeki uzun geçen kötü mevsim şartları, soğuk ve bulaşıcı hastalıklar sebebiyle bu cephede 90 bin Osmanlı askerinin öldüğünü unutmamak gereklidir. Doğu cephesinde ve başkent İstanbul'da savaş sebebiyle felaketler ve çirkin şeyler yaygınlaştı. Bu felaket ve çirkinliklerle sadece Ermeniler karşı karşıya kalmadı, bu olayları aynı ölçüde Osmanlılar da yaşadı, aynı sıkıntıya birlikte maruz kaldılar. İşte bu şekilde, Ermenilerin Osmanlı Devleti topraklarında etnik temizliğe maruz kaldıkları iddiası, uydurma olup tarihi ve hukuki dayanaktan yoksundur. Fransa'daki Ermeni lobisi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılma yolunda olduğu için, adı geçen konuyu gündeme getirdi. Bu karalama ile Ermeniler, katılması sözü verilen Türkiye'nin üyeliğini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu, Fransa'daki lobinin gündeme getirdiği kötü bir düşüncedir. Bu lobi, Osmanlıların 1.5 milyon Ermeni'yi katlettiğini söylemektedir. Daha öncede açıkladığımız gibi, Birinci Dünya Savaşı günlerinde her iki taraf zayiat vermiştir. Bu zayiatın sebebi savaş ve bu sırada yaşanan sıkıntılardır. Ermeniler Osmanlılar tarafından öldürülmemiştir. Bunun kanıtı, o sırada Osmanlıların Ermenilerden daha fazla kayıp vermesidir. Aslında bu savaş günlerinde toplam Ermeni nüfusu bahsedilen 1.5 milyona ulaşmıyordu.
Ermenistan dışındaki Ermeni Toplulukları (diasporası) ve Lobileri, Türkiye 'nin Avrupa Birliğine katılma yolunda oldukları şu günlerde, topraklarında yaşadıkları Avrupa ve Amerika Hükümetlerine, Türkiye'yi insan hakları ihlali ve soykınm sebebiyle kınatmak için büyük çaba harcamaktadırlar. , Soykınm, 1948'den bu!yana BM sözleşmesiyle tarifi yapılmış hukuki bir kavramdır. Yukclı-ıdaverdiğim izahat ve sunduğu m belgeler, yöneltilen iddiaların IBM 1948 sözleşmesinde yer alan soykırım hukuki tanımına uymadlığını göstermektedir. BM Sözleşmesinde yer alan hukuki tanımda, ancak, devlet bir etnik milli veya dini bir grubu ortadan kaldırmak kastıyla emir verirse, bunun soykınm olduğu belirtilmiştir. Osmanlı Devletinde böyle bir olay yoktur. OLsaydı, Ermenistan'a uluslararası organlarda Türkiye aleyhine dava açma hakkı doğardı. Zira, her iki devlet BM 1948 sözleşmesine taraftır. Ayrıca Osmanlı Devleti Ermenileri soykınma tabi tutmuşsa neden Batı Anadolu' daki Ermenilerin kılına bile dokunulmamıştır. Buna ilaveten Osmanlı Kabinesindeki Ermeni Bakanların ve Dışişleri Bakanlığı tarafından ülkeyi temsil etmek için yurtdışına gönderdikleri büyükelçilerin itibarlı görevlerine devam etmeleri nasıl izah edilebilir. Şimdi görüntü daha da netleşmiş durumda. Şu anki Ermeni iddiaları gerçeklere, uluslararası yasa veya anlaşmalara dayanmamaktadır; bütün bunlar asılsız iftiralardan ibarettir.
‘Türkler değil Ermeniler soykırım yaptı’ diyerek, gerçekleri bir bir ahlaki ölçüde değerlendiren yabancı tarihçi bilim adamları da olduğunu unutmayalım...
ABD'Lİ TARİH PROFESÖRÜ JUSTİN MCCARTHY, SOYKIRIMI TÜRKLERİN DEĞİL ERMENİLERİN YAPTIĞINI AÇIKLADI
Louisville Üniversitesi Tarih Profesörü Justin McCarthy, 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarına ilişkin, ”Eimizde binlerce ama binlerce belge var. Bu belgeler Türklerin değil, Ermenilerin soykırım yaptığını gösteriyor” dedi.
McCarthy, Toronto Üniversitesi’nde, Kanada Türk Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen, ”Doğu Anadolu’daki İnsanlık Trajedisinin 100. Yılı”konulu konferansta, 1915 yılında meydana gelen olaylarla ilgili bilgi verdi.
1915 Türkiye’sini anlamak için büyük fotoğrafa bakmak gerektiğini ifade eden Justin McCarthy, Rusya’nın o dönemdeki etkisinin gelişmeleri yönlendirdiğini söyledi. Söz konusu gelişmelerin din kaynaklı olduğunu anlatan McCarthy, ”Müslüman çoğunluğun ortasında kalan Ermeniler, Rusya’nın teşvikiyle devlet olmak istediler” diye konuştu.
”İNSANLAR DEVLETE BAŞKALDIRDI”
Bir devletin, vatandaşlarının yönetime başkaldırmasına karşı önlem almasının soykırım sayılamayacağını belirten McCarthy, ”Ermeniler yaşadıkları devlete başkaldırdılar. Bunun adı nedir? Buna vatan hainliği derler” ifadesini kullandı.
McCrthy, Taşnak Ermenilerinin, Van’ı işgal ettiklerinde şehirde katliam gerçekleştirdiklerini, Ruslara, geldiklerinde yapacak iş bırakmadıklarını ifade etti.
”ERMENİLER İNGİLİZLERLE ANLAŞTI”
Rusların teşviki ile devlet olma hayaline kapılan Ermenilerin, İngilizlere birçok teklifte bulunduğuna değinen Justin McCarthy, şunları söyledi:
”O dönem Osmanlı devletinin en kuvvetli ve düzenli orduları doğu bölgesinde idi. Ermeniler, Bağdat demiryolunu tahrip etmeyi, bu yolla Osmanlı devletine darbe vurmayı teklif ettiler. Bağdat demiryolunun çalışamaz hale gelmesi, Osmanlı devletinin yarısının gitmesi, savaşın da kazanılmasının da garanti edilmesi anlamına geliyordu. Ermeniler, İngilizlere güney ve doğuda karışıklık çıkararak yardımcı olmayı teklif ettiler.”
”OSMANLI ERMENİLERİ BİLE ERMENİLERDEN KORKTU”
Böylesi durumlarda devletlerin yapması gerekenin, insanlarını korumak olduğunu belirten McCarthy, ”Osmanlı da öyle yaptı. Ermenileri, olay çıkarttıkları bölgelerden başka yerlere taşıdı. Hatta Osmanlı, Ermenileri bile Ermenilerden korudu. Ermenilerin nefret ettiği Cemal Paşa, açlıktan ölmek üzere olan Ermenilere yiyecek dağıttı” değerlendirmesinde bulundu.
McCarthy, Ermenilerin doğuda Osmanlı askerlerini, devlet görevlilerin, valileri bile öldürdüğünü, astığını ve işkence ettiğini, bu olaylardan sorumlu bir tane bile Ermeni bulunamadığını aktararak, ”Şimdi kim soykırım suçlusu? Herhalde Osmanlı değil” diye konuştu.
Tüm bu olaylar olurken, Osmanlı devleti yöneticilerinin, istese Ermenileri kolayca öldürebilecekken bunu yapmadığına dikkati çeken Justin McCarthy, ”sadece bu kişilerin yerlerini değiştirdiler” dedi.
”Birileri 100 yıldır Osmanlı’nın Ermenileri katlettiğine dair belge arıyor” diyen Jsutin McCarthy, şunları kaydetti:
”Eimizde binlerce ama binlerce belge var. Bu belgeler Türklerin değil, Ermenilerin soykırım yaptığını gösteriyor. Osmanlı arşivleri açık ama Ermenilerinki değil. Tarih, insanların birbirini öldürmesine savaş der. 1915’te orada olanlar da soykırım değil, savaştı.”
Eski ABD Başkanlarından Ronald Reagan’a danışmanlık da yapmış olan uluslararası hukuk ve ABD anayasa hukuku uzmanı Bruce Fein de, bir olaya soykırım denilebilmesinin kriterleri olduğunu belirterek, ”1915 Türkiyesi’nde olanlara soykırım denilemez” ifadesini kullandı.
Öte yandan konferans salonuna gelen bir grup Ermeni, organizasyonu protesto etti. Eylemciler, daha sonra üniversitenin güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle salonu terk etti.

www.azakoğlu.blogspot.com

İsmail Azakoğlu ile '' AMFİ ÖZEL ''

 KONUK;  Atilla Yıldırım Elektrik, Elektronik Müh. Tarihçi.. Konu; Türk Tarih Tezine Geçiş.