30 Aralık 2021 Perşembe

COVID-19 AŞISI VE BEDENSEL ETKİLERİ !

COVID-19 AŞISI VE BEDENSEL ETKİLERİ !

Vücudumuza enjekte edilen aşıların içeriğini incelediniz mi ?

aşıların içindeki enzimleri incelemediyseniz başlıca vücudumuza bunlar enjekte ediyorlar; Domuz geni, bebek fetüsleri ,maymun geni, alüminyum, baryum, cıva ve daha bilmediğimiz, yüzlerce zararlı maddeler var..






BIONTECH aşısının başlıca içindekiler;

Tablo 1. Pfizer-BioNTech (mRNA) Aşısının içindeki kimyasallar.

Aktif maddeler; SARS-CoV-2'nin viral başak (S) glikoproteinini kodlayan nükleozid ile modifiye edilmiş mRNA

Aktif olmayan bileşenler;

2[(polietilen glikol (PEG))-2000]-N,N-ditetradesilasetamid

1,2-distearoil-sn-glisero-3-fosfokolin

Kolesterol

(4-hidroksibütil)azanediil)bis(heksan-6,1-diil)bis(2-heksildekanoat)

Sodyum klorit

Monobazik potasyum fosfat

Potasyum klorür

Dibazik sodyum fosfat dihidrat

Sakaroz

Evet maalesef gerçek bu..

Merak ediyorsanız detaylı araştırın..

Sizi kandırırlar, zayıflatılmış mikrop virüs enjekte ediyoruz diye!

Sizin bedeninize enjekte edilenlerden yakın vadeli tarihlerde bedeniniz nasıl bir reaksiyon gösterecek haberiniz var mı?

Aşılarla ilgili uzun vadeli geçmiş bir çalışma var mı?

Bedenimize yaptırdığımız aşılardan, bedenimiz, Çernobil faciası gibi bir facia yaşamayacağına kim garanti verebilir?

Ülkeler aşı yaptıkları vatandaşlarına rıza imzası attırıyor, bu durum şu demek; Ben aşıyı kendi rızamla oluyorum, bedenime, bana olacaklardan devletim ve Dünya sağlık örgütü sorumlu değildir diye imza atıyoruz.

Aşıların yan etkilerini bilimsel olarak etraflıca hiç bir bilim adamı, veya devletimizin sağlık kurumu, sağlıkla ilgilenen bilim kurulu dahi halkın anlayacağı dilde açıklama yapmışlardır.

Aşıların önümüzdeki 5 yılda veya 10 yılda insanlığa bedensel nasıl bir yan etkileri olabilirliğini sorgulamalıyız !

Kısaca bedenimize enjekte edilen aşılardaki durum bu...



AKP nin MÜLÂKAT ZULMÜ..!


AKP nin MÜLAKÂT ZULMÜ !

AKP, gerçekten intikamcı..

Nasıl mı ?

CHP Dönemlerinde 60 lı yıllar... Köy Enstitülerine solcular, CHP referansları ile doldurulmuştu! Hatırlayalım. MHP nin de, MSP nin de olduğu Milliyetçi Cephe koalisyon hükümetleri döneminde, Köy Enstitülerindeki sol kadrolaşma uygulamasına karşı (1975-76-77) , Sağcılar, özellikle MEB na öğretmen yetiştirmek için, Eğitim Enstitülerine sınavdan sonra mülâkatla, ülkücüleri ve yandaşlarını aldılar...



( Ben de 1976 girişliyim de, ben 410 puan almıştım öss den Makine mühendisliğini de kazanmıştım ama orada solcular hakim olduğu için, ben de eğitim enstitüsünü tercih ettimdi. Yani salt ülkücü olduğum için torpille girmedim.) 1978-79 da tekrar Ecevit ve sol gelince, Eğitim Enstitülerine bu defa tekrar solcular alındı, yetmedi... alınanlar, (3) yıllık yüksek okul için 45 günde mezun edilip, (3) ayda tayinleri de yapıldı... Bu kısasa kısas siyasi kadro imalatı, maalesef hep oldu. Diğer bakanlıklarda da, işbu torpilli mülâkat sistemi veya arkadan dolanıp girenler, hep oldu. Adamsınız diye değil, adamın adamı iseniz, ve adamınız var ise... işe alındınız! SHP nin yerel ve genel iktidarları da sol iktidardı. Onlar da alevi ve kürt kadrolaşmasına önem verdiler ve adalet bakanı bile ne dedi ? Faşist-kafatasçı ülkücüleri mi alacağım ? Almadı tabii. Ne solcu devrimci öğretmenler, ne de; sağcı ülkücü öğretmenler, bugünkü, intikam alan AKP neslinin yetişmesine, engel olamadı! Ama, işbu 2002 de solcu geçinen sahte Atatürkçülerin, bilerek yaptıkları başörtüsü zulmü gibi zulümlerden sonra, şimdi gelen intikamcı AKP gibi, hiçbiri 20 yıl iktidar süremedi. O koalisyonlarda adalet yoktu ama, değişe değişe yönettikleri için, denge vardı. Devletin kadrolarında solcular da vardı, ülkücüler de vardı, hatta MSP dönemlerinden kalan, milli görüşçüler de, aleviler de, kürtler de... fazlasıyla vardı. 20 yıldır, bu denge bitirildi. 60 lı, 70 li, hatta Evren ve Özal ın, 80 li yıllarda devlete doldurdukları, ya öldüler, ya da emekli oldular...2002 de doğanlar şimdi 20 yaşında, 2002 de işe alınanlar, şimdi emekliliklerini doldurdular değil mi ? Türkiye'de sanki sadece tarikatçılar ve muhafazakar AKP liler yaşıyormuş gibi, orduya, yargıya, yürütmedeki bütün kurum ve kuruluşlara... gerekirse sorular ve cevaplar çalınıp, yandaşlara verilerek, gerekirse yazılı sınavda 100 alsa da torpil mülakatları ile, hatta Devletin tamamına... sadece AKP li, sadece tarikatçı yandaşlar alındı. Bırakın mülakatı, üniversite soruları ve cevapları çalındı ve yandaşlara verildi bu ülkede. Bu ülkede liyakat için kurulan KPSS soru ve cevapları çalınıp onlara verildi ve yandaşlara... Ve o yandaş hırsızlar, şimdi hakim-savcı-polis-akademisyen,subay, genel müdür falan oldular devlette böylece.... Bkz Fetullahçılara (şimdi terör örgütü FETÖ), devlete yüzbinlerce alınmışlardı değil mi? Alanlar, MUKTEDİR AKP liler değil miydi ? Şimdi de, nakşiler-süleymancılar, İsmail Ağa cemaati, Menzil cemaati v.d , yani alnı secdeye varanlar, ENSAR-TÜGVA-AKP Referansları ile, devletin bütün kadrolarına dolduruldu ve doldurulmaya, devam ediyor değil mi ? Sözde KPSS diye bir sınav sistemi çıkarıldı ve KPPS den puanını alanlar, devlete liyakat ile yerleşeceklerdi değil mi ? Ama, öyle olmadı. Üstüne mülakat geldi, üstüne arkadan dolanmak, hülle geldi, Belediyede müdür yapılıp, ordan devletin bir bakanlığına genel müdür olarak atananlar dahi oluştu. Yani gerçek şu ki ; yarın CHP iktidara gelirse biliniz ki, işbu 20 senelik AKP kadrolarına karşı, eli mecbur bu defa solcuyum diyenleri yerleştirecekler değil mi? Hak mıdır bu uygulamalar? Liyakat ve adalet olmadan, hele yok sayılıp ötelenenlerin, bu vatanda yaşadığı yok sayılarak yapılan bu siyasi uygulamalar, unutmayınız ki bir faşizmdir! 20 yıldır uygulanan personel faşizminin karşılığı, GELECEK SEÇİMLERİ CHP alırsa, 20 yıllık CHP kadrolaşması faşizmi olmalı mı? Olmamalı mı.... ? Bunu da siz düşünün! Bandırma da, (3) dönemdir devam eden CHP nin yerel iktidarında, belediyeye hep sözde veya çakma solcular, seçimlerde afiş astı, şak şak yaptılar diye... işe alındı değil mi? Hatta, Bandırmalı olmayanlar bile, sol siyasetten alındı değil mi? Hatta ve hatta B.Ş AKP li diye, biraz da AKP liler bile alındı değil mi? Ve hatta Lionsların, Rotaryenlerin getirdikleri falan alındı. Peki, bizim CHP li Belediyedeki mülakatlar, adil mi idi? Elbette değildi. Tıpkı Ankara gibi, tıpkı Balıkesir gibi... Adamın, adamcıklarına iş verildi ! Bugün Milli Eğitim Bakanına gidecek olan, CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, hak diyecek, hakkaniyet diyecek ve mülakatı kaldırın falan diyecek te, yarın kendisi iktidara gelince, ister istemez torpile susamış tabanını dinleyecek ve o da devleti torpilleyecek, bilin de! Devam edin beyler... Devlet sizin, mevkii makamlar sizin! Garibin, gurabanın, fukaranın, kimsesizlerin, dulun-yetimin hakkını... tepe tepe YİYİN ! Iksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar hak YİYİN ! Nasılsa bu yedikleriniz, sizden çıkmasa bile, sizin çoluk çocuğunuzdan, ilâhi adalet varsa, nasılsa çıkacak! Çektirdiğiniz acıları, sizler de bir gün bir şekilde çekeceksiniz ! Benden demesi....  NOGAYTÜRK


ismailazakoglu@gmail.com

28 Aralık 2021 Salı

Anunnaki Irkının bir mesajı mı var ?


Anunnaki Irkının bir mesajı mı var ? Anunnakiler kimdir, nedir, nereden geldiler, amaçları neler, Sümerler ile bir bağlantısı va rmı ? Dahası Anunnakiler gerçek mi ? Tüm sorularınıza cevap bulabileceğiniz Uzun bir araştırma videosu.





ismailazakoglu@gmail.com

25 Aralık 2021 Cumartesi

GÖZLERİME BAKIN NE GÖRÜYORSUNUZ?

GÖZLERİME BAKIN NE GÖRÜYORSUNUZ?

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, Trt de katıldığı söyleşide, adına yeni ''ÜRÜN'' dedikleri, merkez bankasının uygulanacak politika faizini anlattı.

Bakan Nurettin Nebati; Gözlerimin içine bakın ne görüyorsunuz?



Sayın bakan Nebati, Gözlerinizin içinde baktığımızda derinlerde, büyük bir fetöcülük görüyoruz.

Haramzadelelerin yeni uyduruk şahzadesi bakanını görüyoruz.
Akp ve avanelerinin, Türk lirasında haysiyet, şeref, onur bırakmadığınızı gorüyoruz.
Amerikan $ Dolarını, Türk lirasına kefil yaptığınızı görüyoruz.
Faaize karşıyım diyen Recep Tayyip Erdğanın faiz karşıtlığı söylemine, uydurduğunuz kılıfı görüyorüz.
Devletimizin hazinesine, Türk halkınını vergilerine göz diktiğinizi görüyoruz.
Zenginlerin bankadaki TL mevduatlarını, yükselen yada alçalan döviz karşısında korumak için, ödenecek faize uydurduğu kılıfı görüyoruz.
Kur korumalı mevduat faizinin eden zararı nereden çıkacak ; Merkez Bankası'nın, hazinesinin, dolayısıyla, halkın cebinden çıkacak.
Yani kısacası, zengini zarar etmesin diyerek, mevduat sahibi, zarara uğradığı takdirde, döviz yada TL mevduatı, vergi veren sıradan vatandaşın, yoksulun cebinden faizi tazmin edilerek hazineden ödenecek.
Hazine ve halkın vergilerinin biriktiği vergiler, Devleti yönetenlerin kendi öz sermayelariymişcesine har vurulup harman gibi pervasızca savruluyor.
Siyasi iktidarın bu günkü sahibi Akp ve avaneleri, harcadıkları paralar, kendi paraları olmadığı için, İstedikleri gibi savurgan, yani babalarının parasıymış gibi kullanabilmelerinde esas sorun.
Ülkeyi yöneten siyasi erk Akp, 2021 yılının son aylarında tamamen açığa vuran ekonomik çöküntünün, kötü gidişin önünü alabilmek, Türk toplumunu yeni bir algoritmayla ikna etmeye çalışıyor.
Adına ''Yeni ürün'' dedikleri saçma sapan, siyasi algoritma manüpülasyonu.
Kısaca değinmem gerekirse, nedir bu ''Yeni ürün''; Devletin kasasını, Türk halkının hazinesini zenginlerin bankalardaki tasarrufuları TL ye çevrilerek, tl mevduatı olarak faizde kalacak.
Yapılan politik kur politikasıda şu; Zenginlerin bankalardaki döviz cinsinden mevduat tasarrufları, erimesin diyerek, TL ye çevrilerek, serbest kurdaki dalgalanmadan etkilenmemesi için yapılan bir banka faiz politikası.
Örneğin ; % 15 Olan ortalama banka faizini baz alır isek, döviz kurundaki yükseliş, yada alçalış karşısında, TL ye dönüştürülen mevduat, etkilenmeyecek.
Etkilenmeyecek, çünkü zarar eden mevduat sahibi, dövizin yükseldiği oranda, bankanın verdiği faiz dışında tasarruf sahibine hazine tarafından ödenecek
Yani tasarruf sahibinin her şekilde zarar etmesi durumunda, zararının, hazineden karşılanacak olmasıdır.
Kısacası Türk halkının ödediği, hazinede biriken vergiler, zengine peşkeş çekme ürünü, adına Yeni ürün dedikleri Ucube sistem.
AKP li arkadaşlar Mehter mi çalalım. Çay mı atalım?
Hadi yine iyisiniz.
Toplum olarak arkamızdaki kazık biraz daha büyüdü.
Siz yandaşlar anlayamazsanız da.
Hep birlikte üstüne oturduğumuz kazığın farkına varmasanız da.
Rahat oturabiliyor, kalın da seviyorsanız.
Rahatlık versin demekten başka bir temenni yok sanırım.
ismailazakoglu@gmail.com

22 Aralık 2021 Çarşamba

Nasılsınız tl ye dönüşen yoksullar?


Nasılsınız tl ye dönüşen yoksullar?

RECEP TAYYİP ERDOĞAN'a göre
''FAİZİ ALMAK VE VERMEK İÇİN YENİ KILIF''
köprüler, yollar geçiş garantili.
Havaalanları uçuş garantili.
Hastane ler hasta garantili.
Artık faizler hazine garantili.
Evde otururken; geçmediğin yola, gitmediğin havaalanına, yatmadığın hastaneye para öderken, şimdide bankada parası olana faiz ödeyeceğiz.
Artık yeni vergilerimiz garanti gösterilecek.
Türk işi yeni bir şey deneniyor dedikleri, hazinenin ve merkez bankasının % yüz zarara uğratacak ucube bir sistem.
Sistemden öte, faize karşıyım diyen RTE için yeni bir faiz verme alma kılıfı demek en doğru söylem olur.








Neymiş efendim; Siz bankadaki döviz mevduatınızı tl ye çevirirseniz, bankadaki mevduatınız döviz yükselirse, tl ye dönüştürerek yatırdığınız mevduatınız eğer döviz yükselir ise, yükselen kur üzerinden tl yatırımınız hesaplanarak, zararınız hazineden ve merkez bankasından karşılanacak.
Rahmetli Turgut Özal'ın en son 1987 yılında kapattırdığı bu ziyankar sistem. Kısacası şunu demiyorlar: Hazineyi merkez bankasını zarara uğratan sistem. Bize Türk halkına yedirmeye çalıştıkları bu saçma düzen. Recep Tayyip Erdoğan hani faize karşı ya işte te tamda onun söylemlerine kılıf uydurabilecekleri bir sömürü faiz sistemi.
Örnek; Ben bankaya yatırdığım döviz mevduatımı bankaya giderek ben döviz mevduatımı tl ye dönüştürmek istiyorum diyecek, eğer tl ye dönüştürdüğüm mevduatım %15 karımın haricinde döviz yükselir ise yükselen döviz kuru üzerinden, tl ye dönüştürdüğüm mevduatımın zararı tazmin edilecek. Yani kısacası devletimizin kasaları tam takır olmuşken hazineye ve merkez bankasına ek yük getirecek. Şimdi bize sistem dedikleri bu ne idüğü belirsiz şeyin akımına kapılmamızı istiyorlar. Aklınız yatıyorsa, bankadaki tasrrufta ki dövizinizi mevduatınızı dönüştürün, hayde buyrun tl ye dönüştürün !
Nasılsınız tl ye dönüşen yoksullar?
Dolarsız, dövizsiz mevduatsızlar..
ismailazakoglu@gmail.com

20 Aralık 2021 Pazartesi

GERÇEKLER CAN YAKAR SEDAT KUTBEK ! İŞ NASIL BULUNUR ?

GERÇEKLER CAN YAKAR SEDAT KUTBEK ! İŞ NASIL BULUNUR ?


Bay KUTBEK ; ‘Mutaassıp Siyaset Çocukları..’ diye yazdığım yazıdan ziyadesiyle gocunmuş olmalı ki, ismimi başlık yapıp ‘RAMAZAN NARİN’İN ACI İTİRAFI’ diye bir yazı yazmış... Aynı gazetedeki yazarların bu şekilde kapışması hoş olmasa da, şahsi gibi görünen bu mevzuunun, toplumun kanayan yarası olduğunun ve gerçeklerin ortaya çıkması bakımından, yararlı da olabilir... 







Mutaassıp Siyaset Çocuğu by Sedat KUTBEK... Evet, mutaassıp demek, tutucu ve bağnaz demektir. Ailene zaten bişey demedim (onları savunmana gerek yok), ama siyaseten tutucu ve bağnaz olan sensin. Okuduğunu bile anlamaktan acizsin ki, benim ailemde mutaassıp yok ben de çağdaşım falan...Yahu ben sana ne dedim MUTAASSIP SİYASET ÇOCUĞUSUN ! Yani, mutaassıp aile çocuğu falan demedim. Komünistleşememiş, eski devrimci-sosyalist, ama CHP nin üyesi olarak siyasetin içindesin de, siyasette bir varlığın, bir mevkii makamın, bir sıfatın  falan olmamasına rağmen, AKP Trolleri gibisin. 
O deyimi bilerek kullandım by Sedat... Siyasette BAĞNAZSIN, siyasette TUTUCUSUN ! Varsa yoksa... hala sosyalizm diyorsun, CHP de aslan sosyal demokratlık yapmaya çalışıyorsun da, mensubiyetçilik ve tutuculuk, paçalarından akıyor ! YANDAŞ lık yaparken, şahısların avukatlığına kadar kendini yükseltiyorsun. Bizi savun diye, o abilerin sana görev buyurmuşlar olabilir. Amenna !
İtirafen Demişsin ki ; “Belediyeden, rant isteyen, ya da rantı kesilen kişiler... veya Belediyeden çocuğu-yakını için iş isteyenler...” Başkan Tolga TOSUN u eleştiriyor...Bak bak sen, ELEŞTİRİLEMEZ ! dediğin kişiler var amenna da, ben dahil pekçok partiliniz de vatandaş ta ROTARYEN-LİONS CHP lileri eleştirebilir, OSB de patronlarla işbirliği ve kapalı kapılı ardında gizli toplantılar yapan, mütevelli Belediye Başkanını da eleştirebilir kardeşim. Eleştirileri sınıflandırmak ve eleştirilemez demek ancak senin gibi CHP lilere yakışır ! Haaa, MÜTEVELLİ kelimesi de osmanlıca ! Kullandığın VELHASIL da ! 
Bu arada, ETİMADEN önündeki arazinin CHP liler tarafından, kamu zararı yaratılarak satışına da bişey dememişsin, lions ve rotaryenlerin CHP deki işgallerine de bişey dememişsin, OSB Patronlarıyla işbirliği yapan ve yarın için BANDIRMA nın geleceğini tehdit eden 1/100.000 ÇDP, 1/50.000 Kıyı Planları için de bişey dememişsin ? İşe alınanların liyakatı hakkında hırsız çıkanlar, tecavüzcü çıkanlar, bankamatik çıkan çakma solcular için de bişey dememişsin !  Tıpkı savunduğun başkanlar gibisin... Onlar demezse, sen de demezsin... değil mi ? 
Senin gibi solcular beni çok güldürüyor inan...OPORTONİST (çıkarcı) falan demişsin de, mutaassıp ı herkes anlar da, oportonist i herkes anlamaz be by Sedat ! Böylesi birkaç süslü kelime kullanınca kenrinizi ÇAĞDAŞ-AYDIN entellektüel sayıyorsunuz da, bu halk ı cahil yerine koyup, kendi kendine gelin güvey olup, ELİTİST hastalığına bulaşıyorsunuz !
GELELİM TÜRKİYEDE İŞ BULMAYA...
Feriştah olsanız, iki üniversite bitirip yüksek lisans bile yapsanız... bir işe girmek için DAYI dediklerinize, size referans olacak ağır abilere, yani elinizden tutacak etkili ve yetkililere eliniz mecbur gideceksiniz. Torpilin, iltimasın, kayırmacılığın, nepotizmin olmadığı zaman, olmadığı bir parti falan yok !  Hani eskiden YEŞİLÇAM için bir efsane vardı ya... Filmlerde artis olmak için, REJİSÖRÜN odasından geçeceksiniz diye ! O efsane, şimdi iş arayan herkes için maalesef var. Anne veya babasınız mesela, çocuğunuza en iyi okullarda tahsil yaptırdınız mesela... Diplomalı çocuğunuz, bütün gün sizden harçlık alıp evde oturursa, rahatsız olursunuz değil mi ? Niye çalışmıyorsun, niye iş bulmuyorsun diye, çocuğa bir de takaza yaparsınız değil mi ? 
O tahsilli çocuk da ne yapar ? Kendisine yardımcı olacak bir siyasi arar, bir bürokrat arar... Eğer onlara ulaşacak beceri ve çevresi yoksa da, önüne gelen yere işbaşvurusu yapıp, CV bırakır değil mi ? CV lere bakanlar da, aman şu çocuk bu işin uygun elemanı, liyakatı var, karizması var... bunu işe alalım demez. CV lere bakanlar, ne yaparlar biliyor musunuz ? Kendilerine isim tavsiye edecek olan siyasi yoldaşlarına, amirlerine ve abilerine bakarlar...Örneğin ; Belediyeye alınacak bir eleman için, başkanların, meclis üyelerinin, ağır siyaset büyüklerinin, tavsiyelerine bakılır. Sıkıysa onların dediğini alma işe... ( AKP li C.Öztaylan kontenjanından, Belediyeye alındığı iddia edilen mühendisi unutmadık mesela !) 
Yani ekmek aslanın ağzında değil artık, midesine inmiş, elinizi önden mi uzatırsınız ağzına, arkadan mı kullanırsınız o elinizi o ekmeği almak için bilemem ! Her iki halde de, tehlikedesiniz ! Tıpkı by Sedat ın benimle ilgili bir hususu, sanki hırsızlık yapmışım, sanki yolsuzluk yapmışım gibi, ortaya atması gibi ! Ben TOLGA TOSUN u niye eleştiriyormuşum ? Çocuğumu işe almadı diye, öyle mi ? Oysa ben işçi alımlarını falan değil, daha çok masonları ve atık kimya ağır metal patronlarıyla yapılan işbirliğini ve Bandırmalılara ait Belediye mülk ve arazilerinin satışını eleştirdim. Haaa, raha eleştireceğim çok dosya var elimde by Sedat, abilerine söyle ; ROTARYEN-LİONS olmakla, o kökü dışarda derneklerin büroları tabelaları yok ve Belediyeye asmışsalar,  bu eleştirilerden kurtulamayacaklar !
Tamam ben genç olduğu için, AKP nin Belediyeyi almasını istemediğim için, millet ittifakı ve CHP Adayı olarak seçime giren TOLGA TOSUN a destek verdim. 2 yıl kredi de verdim. Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak, trilyonlarca vergi ödemiş, yüzlerce öğrenci okutmuş ve yüzlerce insana iş vermiş, onlarca kişiye iş bulmasında aracı olmuş biri olarak, bir baba olarak ve 2 üniversite bitirmiş bir çocuğumun evde oturmaması için TOLGA TOSUN dan iş istedim mi ? Evet istedim. Bunu istemek, çıkarcılık, hırsızlık, hak yemek, şerefsizlik veya utanç vesilesi değildir by sedat ! Bilakis, Bandırmalı olarak bir hakkımdır. Haaa, olur veya olmaz o başka...
Söz vermişse, tamam ilk fırsatta işe alacağım diye ve almamışsa 3 yıldır, utanacak olan ben değilim o’dur by sedat ! Ve sende ; vay çocuğuna iş istedi diye, beni çıkarcılıkla suçlayamazsın. Tolga TOSUN a veya CHP ne eleştiri yapmamı engelleyemezsin ! Sen mutaassıp siyasetçi olarak ; bağnaz biri olarak... hırsız, tecavüzcü, bankamatik falan demeden, layık olmayanları işe alacaksın, AKP C.ÖZTAYLAN kontenjanından bile diyerek işe adam alacaksın ve orayı babanın çiftliği ve şantiyesi gibi kullanacaksın ve ben karşı çıkmayacağım öyle mi ? 
Burada önemli olan senin kurnazlığın ve adam kullanman... CHP li çakma bir devrimci ve sözde solcu olabilirsin, kapitalizmle halvet etmiş, masonik ROTARYEN-LİONS lara bulaşmış ve önüne gelene sözler de vermiş, şimdi kaytarıyor da olabilirsin.  
Şimdi sözünü tutmak, ağır geliyor değil mi ? Sözünü tutarsın veya tutmazsın bilemem, ama siz siz olun, ekmeğinin peşindeki, layık pırıl pırıl gençleri ve ailelerini suçlamayın... İşe alacağınız kişiler illa sizin partinizden ve yoldaşınız olmayacak, Bandırma önce Bandırmalılarındır...lütfen bunu unutmayın ! 
Bandırma da Bandırmalı yüzlerce pırıl pırıl genç var, diplomalı ama işsiz. Siyasetçilerin kullandığı bu gençler iş isterse, şerefsiz – haddini bilmez RANTİYECİ mi sayılacaklar ? utanmaz OPORTONİST mi sayılacaklar ? Sen kimsin by Sedat, sahi kimsin ki...bu şekilde ima yaratacak yazılarla, kendini küçük düşürüyorsun ? 
Ben, iş arayan bütün gençlere seslenmek istiyorum. Siyasi kimliğinizle değil, liyakat ve becerilerinizle, her siyasetçinin, her bürokratın, her etkili ve yetkili görünen kişilerin peşini ve paçasını bırakmayınız. Bu vatan, bu memleket, bu işler sizin... Adil olarak iş yapmıyorlarsa, yakalarına da yapışın ve sakın komplekse girmeyin... İşsizliğinizden, yoksulluğunuzdan v.s sakın utanmayın ve başınızı öne eğmeyin ! İş verene, işe alana minnet duymanıza da gerek yok, borçlu değilsiniz ! İşi verecek olanlar borçludur, işe alacak olanlar ise, hasbelkader o koltuklarda oturmaktadırlar, bunu unutmayın! İş istemek, ananızın aksütü gibi helal bir eylemdir.
..  NOGAYTÜRK

15 Aralık 2021 Çarşamba

''TÜRK TOPLUMU'' KOLAY YÖNLENDİRİLEN TOPLUMDUR !

''TÜRK TOPLUMU'' KOLAY YÖNLENDiRiLEN TOPLUMDUR !
Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının en büyük sorunu olan, Osmanlı hükümdarlığında da dağılmasına sebep olan, aynı zamanda Cumhuriyetimizin kuruluşundan, 80 yıllardır da uygulanan Politikalar. Türk Toplumunun bu günkü suçu değil.
1940' Lı yılardan başlayarak, Tc Devletini idare eden siyasi erkeklerinde tn büyük suçudur.
Yıllardır bu böyle devam etmiş.




Ahlaklı, dürüst, şeffaf, siyasetçiler, ülkeyi yönetmediği için, Türk toplumu maalesef ki kendi seçtiği parti liderlerine biat etikleri için, hak ettiği derecede yönetiliyor.
Topraklarımızın, ya da konutlarımızın haraç, mezat yabancılara satılması da, toplumumuzun cehaletimizin, bilgisizliğimizin, gelişim eksikliğimizin nedenlerindendir.
Türk toplumu olarak bizler celladına aşık olan milletiz.
Yani kısacası bizi kesecek kasabın bıçağını yalıyoruz.
Türk toplumu ahlaklı, dürüst, adaletli siyasetçileri seçemedikçe, en iyiyi, en dürüst siyasetçiyi, doğru yöneticiyi arayıp bulamadıkça,
ona sunulan, ne olduğu belirsiz, hırlı mı, hırsız mı,bu kişi doğru siyasetçi, yada doğru yönetici mi sorusunu irdelemedikten sonra, başındaki bu musibet daha da yüz yıllarca bitmeyecektir..
Nasıl hak ediyor isek öyle yönetiliyoruz!
Türk toplumundaki genel eksiklikler şunlar, bir kaç örnekle ifade etmeye çalışayım; Tc vatandaşı Kısacası biz Türk Ebeveynleri olarak, evlatlarını bebeklikten itibaren yetişkinliğe geçerken, anne baba tarafından ahlaklı bir evlat olmayı öğretememek, sokağa çıktığında, yada bir arkadaş ortamı oluştuğunda, hiçbir arkadaşının hakkına hukukuna riayetsizlik etmemek gibi, doğru ahlakı, doğru düşünceyi, nasıl davranması gerektiğini öğretemiyoruz.
Bu durum Türk halkının doğumdan başlayarak, eğitiminden devam ederek eksik olarak sürmüş gitmiş.
Çocuklarımızı Dünya'dan izole ederek, Dünya'daki toplumların nasıl gelişmekte olduğunu anlatamamışız.
Yetiştirdiğimiz çocuklarımızda, Çevre bilinci, toplum bilinci, oluşturmak gerekiyor.
Yetiştirdiğimiz evlatlardan 18 yaşını bitirdikten sonra, Dünya kültürlerini, dünya Siyasetini ahlak, kurallarını içselleştirebilmesi, edebi kavramları, Hukuk kavramlarını ve normlarını beyinsel düşüncesinde terazisinde tartabilen, akıllı bir birey yetişmiş olur.
Bu şartlarda yetişmiş çocuk, Dünya kültürünün, edebiyatının sosyolojisini tanımış olur, kendi düşüncesi gelişmiş, ikinci şahıslar tarafından, kolay yönlendirilemez ve kontrol edilemez.
Doğru eğittiğimiz, düzgün yetiştirdiğimiz, Dünya kültürlerini bilen, tanıyan, kendi öngörüleri açık olan yetişmiş bir insana kimse kendisi isteği doğrultusunda yön veremez, yönlendiremez..
Hiç bir Türk vatandaşını bugünkü ''sahtekar, hırsız siyasetçiler'' kandıramaz, kandırıp, kendi tarafına oy alamamalı.
Türk toplumunun tek kelimeyle tarif etmemiz gerekiyor ise,
Türk toplumunu genel itibarıyla cahilidir.
Türkiye'yi bugünkü duruma getiren, suçlayabileceğimiz yada isnat edebileceğimiz bir suçlu var ise, ilk suçlayabilecğimiz, siyasetçiler değil. Tabi ki ilk suçlayabileceğimiz siyasetçiler değil desem de, arkasındaki gerçek şu; Ülkeye yön veren siyasiler ülkedeki çocuk gelişimi eğitimi, kültürü öğretecek politikalar üretmedikleri için, Türk toplumunun geleceği konusundaki eksiklerden sorumludurlar.
Yazımın en başında da çeşitli nedenleri sıralayarak ifade etmeye çalıştığım gibi suçlu Türk toplumunun ta kendisidir..
Beğen
Yorum Yap
Paylaş
ismailazakoglu@gmail.com

11 Aralık 2021 Cumartesi

"AHMAK veya SALAK Toplumlar Kolay Yönetilir"

"AHMAK veya SALAK Toplumlar Kolay Yönetilir"

Dış güçler dış güçler diyerek, Türk toplumuna manipülatif yanılgıya sevk eden Akp iktidarının aslında içimizdeki tek hain iç güç olarak iktidarı yürütüyor.

Türk toplumu asıl içimizdeki hain ic güçleri görmeli.

Türkiye'deki değişmesi gereken 20 yıllık bugünkü Akp iktidarın topluma yaymaya çalıştığı ''dış güçler'' söylemi siyasi algoritmadır.

Toplum mühendisliği yapan Akp ülkemize ve Türk toplumuna ihanet etmektedir...








Videoda anlatıldığı gibi aslında Türkiye'yi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra yöneten siyasi eklerin, bugüne kadar, toplumu nasıl yanılgıya düşürülerek iktidarda kalma çabalarının bir dramatize hali örneğidir.

Hiçbir demokratik ülkede "Türk toplumu kadar" manipüle edilip fakirleştirilerek kontrol altında tutulması mümkün değildir.

Türk toplumunun siyasi bir erkin peşinden taparcasına, ölümüne savunarak gitmesi tam bir ahmaklıktır.

Şöyle bir kusurumuz daha var, bir konuyla ilgili hiç bir bilgimiz yok, ancak o konuyla ilgili kesinlikle fikrimiz vardır.

Şu olabilir mi? Biz Türk toplumu bireyleri olarak, bilgisi olmadığı halde hemen hemen her konuda bir fikri olabilir?

1938'den sonraki yani Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden sonraki Türkiye'de yapılan siyaset, Türk toplumunu siyaset mühendisliği yapılarak kontrol etme düşüncesinin tezahürüdür.

Toplumun genel olarak siyasi kültürünün olmayışı veya zayıf oluşu, bizi Türk toplumu olarak şuna itiyor sanıyorum!

Bizim sevdiğimiz siyasi parti liderleri bizim için istisnasız tek kişilik ardından gidilecek tek figür.

Tuttuğumuz liderin bu Siyasi partisinin Ülke yönetimi ile ilgili nasıl projesi, nasıl bir siyasi düşüncesi, nasıl bir Türkiye tasavvur ettiği bilgisi hiç birimizde yok, ve bizi ilgilendirmez.

Ancak o partinin liderini gerçekten seviyorsak beğeniyorsak o liderin arkasından bir futbol taraftarı gibi, takımı tutar gibi yanlışlarını eleştirmeden, doğruları görmeden, ölümüne savunuruz. işte esas bizim görmemiz gereken buradaki durum şudur, şu olmalı.

Bu parti ve lideri ülkemize ne verebilir?

Ülkemiz hakkında nasıl bir vaatleri var? Nasıl bir projesi var? Nasıl bir Dünya görüşü öngörüsü var?

Bize toplum olarak nasıl bir Türkiye geleceği vermeyi vaat ediyor?

Ikdidara gelecek Siyasi partinin basitçe düşüncesini sorgulamadığımız zaman bizi yukarıda söylediğim gibi siyaset mühendisliği ile yanıltarak, bizden oy alarak iktidara sahip olurlar.

Sonra mı?

Onlarca yıldır oy veren seçmen olarak yaptıkları ilk şey amiyane tabirle bizleri "düzmektir".

Türk toplumu için, nasıl kolay kontrol eddilebilir düşüncesi konusuyla ilgili, yani siyaset mühendisliği ile ilgili, toplum kontrol edilme düşüncesi ile ilgili o kadar yazılabilecek kelimeler, ifade edilebilinecek cümleler var ki inanın bunlar hakkında fasikül fasikül ansiklopedi yazılıp çıkartılabilir.

Yukarıdaki yazdığım onlarca cümleler hakkındaki düşüncelerimden sonra, Türk toplumunun genel olarak siyasi kültürü, zayıf ve gelişmediği için Ahlak, Adalet kavramını, herkes kendi düşüncesine göre yorumladığı için, ortak bir kültür oluşabilmesi zor görünüyor.

Genel olarak, Dünya kültürü, yaşam kültürü, çevre kültürü, ahlak kültürü, Adalet kültürü, ortak yaşam kültürü, ortak paydalarımız, ortak toplum bilincine ulaşmadığı sürece, Türk toplumunun beyinsel algoritması, çok kolay yönetilebilen toplum olmaktan asla çıkmayacak ve değişmeyecektir.

Son olarak şu cümlelerle yazımı bitirmek isterim, rahmetli Aziz Nesin'in de söylediği gibi, Türk toplumunun yüzde altmışı "salak ya da aptal diye anlattığı cümle".

Aziz Nesin'in yıllar önce söylediği bu öngörüsü, maalesef ki elimizdeki tek gerçek, ve doğru tanım olarak hala değişmedi.

Recep Tayyip Erdoğan'ın şu cümleleri bizlere ne anlatıyor? Allah bazı zor zamanlarda bizleri sınavlardan geçirir.

Allah toplumun garibanını zor zamanlarda sınavdan geçirirken şatafat içinde yüzen Recep Tayyip Erdoğan'a neden sınıf atlatıyor, bunu da sormazlar mı?












ismailazakoglu@gmail.com

www.azakoğlu.blogspot.com

İsmail Azakoğlu ile '' AMFİ ÖZEL ''

 KONUK;  Atilla Yıldırım Elektrik, Elektronik Müh. Tarihçi.. Konu; Türk Tarih Tezine Geçiş.