16 Mart 2021 Salı

"TÜRK MİLLETİNİN DÜŞMANLARI"

ismailazakoglu@gmail.com


"TÜRK  MİLLETİNİN DÜŞMANLARI"
Akp yanaşmaları, yandaşları, "Türkiye Cumhuriyeti tanımına, Türk milleti tanımına"  Atatürk Türkiye'si ve Türk kimligine düşman olduklarını biliyoruz. Biliyoruz: AKP Türkiye Cumhuriyeti yazan metinlerin hepsini gücü nispetinde elinden geldiği müspet şekilde ortadan
iktidarda bulunduğu yıllar veya süre içinde t.c. yazan müspet anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet metinlerinin en başındaki kısaltmayı ve Türk kimliğini ortadan kaldırmak için var gücüyle çalıştı. Türk ve Türk kimliğini, tüm devlet kamu ve kuruluşlarından yok etmek adına elinden gelen her çabayı göstermiştir.
Akp ve sürekası şu durumu artık bilmelidir; Türk milletinin gücünü  ferasetini, siyasetini, düşmanlık göstererek  büyük resimdeki Türk milletini test ediyor.
Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, Akp nin Türk milletine oynadığı oyun tehlikeli ve sakat bir oyun.
Bu ülkenin adı Türkiye. 
Milletinin adı da Türk milletidir. 
Her ülkenin kendine degerlerine has ve yasalarına uygun İstiklal Marşı gibi "Andımız gibi veya Atatürk'ün Türk gençliğine hitabesi" gibi çeşitli şiirsel anlamda yazısal anlatımları vardır. 
Türk milletini motive edebilmek, ülkesini daha iyi tanımlayabilmek ve nasıl bir millet olduklarını onlara şiirsel dille anlatılmıştır. Bu bütünsel Türk ulusunu topyekün kasteden tanımlamalardan Rahatsız olanlar Türkiye Cumhuriyeti'ni derhal terk etsin. Bu ülkenin adı Türkiye milletinin adı da Türktür. 
Turkiye Cumhuriyeti: AKP kabilesine veya Türkiye'de yaşayan azınlık, veya farklı kimliklere  bireysel üst kimlik tanımı veremez, vermeyecektir. 
Ortak tanımla Anayasalarında açık ve seçik bir şekilde belirtilmiştir. 
Türkiye Cumhuriyeti devletinde yaşayan Türk milletidir. 
Bunun başka tarifi tanımı yoktur. 
Türkiye Cumhuriyetini kuran Atatürk ve silah arkadaşları, Türk toplumunu bu ortak degerde, gözeterek büyük resmin adını o yüzden Türk milleti, ve Türkiye Cumhuriyeti koymuştur.
ANDIMIZ
Türküm; diyemeyenler,  Türk'e düşman olmalarını anlarız.
Doğruyum; diyemeyenlerin eğrilerini biliyoruz.
Çalışkanım; çalışmadan çalıp Çırpan hırsızları Türk milleti iyi tanıyor.
İlkem; küçüklerini korunmayan, çeşitli cemaatlerde taciz tecavüz ettirenlerin ilkeleri olamaz.
Büyüklerini tanımayan her önüne geldiği  cümlede, Kurucu değerlerine söven ahlaksız bir devlet adamı da olamaz.
Kendisi Türk olmayanlar Türk milletini sevmez, Arap seviciliği Türkiye Cumhuriyeti yasalarında da geçmez.
Ülküsüz, Bedevi çadır anlayışları şunu iyi bilmelidir; Bura Türkiye Cumhuriyeti.
Devletin malını talan edenlerin, Devleti'nin yükselmesi ile hiçbir ilgisi ilişiği olamaz.
İleri gitmek cümlesinde toplumun yukseselmesi ifadesi, sadece kendi cebini dolduran ahlaksız siyasetçileri gördü bu ülke.
Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti hayalindeki tasavvuru; Yüksek gelir, refah seviyesi, hukukun üstünlüğü; ilkesinde müreffeh bir Türkiye'dir.
Türk milletinin kadim geleneğinden kadim köklerinden gelen Türk medeniyeti Türkiye Cumhuriyeti'ni kimse yıkmayı ya da buna teşebbüs etmeyi aklının ucundan bile geçirmesin.
Yüz yıllardır Türk milleti dahili ve harici ihanet işbirlikçileri ile, geçmişte mücadele edip, galip geldiği gibi, yarın da bu kötü emellere hizmet eden, ihanet odaklarıyla, son damla kanına kadar savaşmaya zamanı geldiğinde muktedirdir. 
Türkiye ve Türk milletine düşman bizim gibi görünen bizden olmayan şerefsiz ucube mahlukatlar, aklınızın bir köşesine yazın. 
Pkk terörüne sevicilik olsun diye, Milli Eğitim müfredatlarının dan, kaldırdığınız çocuklarımızın okuduğu ANDIMIZ'ı Türk milleti sizlerin bir yerlerinize yazacağını bilin...
Ne mutlu Türküm diyene...

14 Mart 2021 Pazar

Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf.

 Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf.

Mısır tarihi en çok ilgi duyduğum konulardan biridir. Özellikle televizyonlarda geçmiş yıllardan beri yayınlanan belgeselleri yazılı not tutarak dinler ve karşılığını ansiklopedilerden araştır’ır’dım. Burada aktaracağım açıklamalar; Mısır tarihi konusunda yetkili olan kişilerin çeşitli  tv lerdeki anlatımları, araştırma sonuç yazıları ve kendi tarihe olan alakam ve araştırmalarım doğrultusunda  yaptığım, yardımcı yorumlarımdır.

03.2021 – Bu yazıma ait bilgilere destek olması ve okuyucunun yorum yapa bilinmesine katkı sağlamak için ilave bilgi: 1960 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış olan Ömer Nasuhi Bilmen‘e ait 1970 ve; 2014 basımı Tevrat kitabından sağladığım alıntı eşliğinde Adem A.S. doğumunun,  İnsanlığın  başlangıcı ve tarih olarak sıfır (0) olduğu bilgimiz üzerinden gidersek (gerçeği CC bilir), Adem AS dan günümüze değin kaç yıl geçtiğini rahmetli hocamızın YORUMU  üzerinden (kişisel araştırmalarım ile) birlikte paylaşmak istedim.

  • Adem AS yaradılış tarihini (sıfır) 0 kabul ettiğimizde Adem AS 930 yıl yaşadı. Sıfır -0- tarihinden ….
  • 2242 sene sonra, Nuh Tufanı oldu.
  • 3337 yıl sonra; İbrahim AS doğdu, 3512 yılında öldü. …… İshak Yakup Yusuf as
  • 3748 yıl sonra; Musa AS doğdu, 3868 yılında öldü. -bundan sonrası
  • Benim araştırmama göre Tevrat üzerinden giderek, İsa AS kadar ≈ 1450 yıl geçti M.Ö 3868 + M.Ö.1450 + M.S. 2017 = İnsanoğlu; 7335 yıldır fani dünyada yaşamaktadır. Bilimsel olarakta, 14,000 yıldır  (Yalnız, bu rakamlarda mantık aramayınız). Mart 2017
  • livescience.com sitesinden aldığım bilgiye göre Hz Musa’ya peygamberlik görevi M.Ö. 1313 yılında verildi diyor. Tevrat: Hz Musa peygamber olduğunda 80 yaşında idi diyor.  Buna göre Musa as. doğumu: 1313 +80 = MÖ 1393 oluyor. İnsanın geçmişi ile dinler arası tarihler, kafa karıştıran durumlardır. Okullarda okuduğumuz Akhenaton tarihi ile Hz Yusuf birlikteliğini ölçü aldığımızda ise, bu sefer Hz Musa’nın doğum tarihi yanlış oluyor. Veya tersini düşünün!!- 27.03.2018

Hz. Yusuf – Yusarsif  Yuzarsif dizisi, dini ve tarihi olduğu için, zevkle seyrediyorum. Burada bir konuya parmak basmak istiyorum. Hz Yusuf filminin etkisinde kalıp; Tamam bu, bu şekildedir, demeyin. Hz Yusuf hakkında gerçek olanlar Kuranda yazılı olanlardır. Misal:  Hz Yusufun sağ kalmasına sebep olan kişi, Tevrat ve filimde Levi;  Kuran yorumcuları tarafında ise, Yahuda veya en büyük abileri Ruben gösterilmektedir. Nasyonel Coğrafya kanalında açıklandığına göre, eski mısır hiyeroglif yazıtlarında,  İsrail oğulları adı kayıtları yerine, (Yahudi inanışında Allah adı) Yahova adına rastlanılmış . 10.2020

Farkında’mısınız bilmiyorum ama filmin ana konusu İslam ve Müslümanlık değildir.  Dikkat ederseniz, Tapınağın firavunun askerlerince ele geçirilmesinden sonra Firavun emir veriyor: Bundan böyle tanrı olarak (tek olduğu için) Güneş – ATON‘a  tapınılacak diyor ama; Esas konuZüleyha’nın aşkı üzerinedir. Nereden çıkartıyorsun derseniz:  Çok tanrılı inançlarından dolayı Baş rahip ve yardımcıları, 39. bölümde  Hz Yusuf ve Akhenaton tarafından yargılanırken Yusuf’un karısı Asenat; Züleyha’nın aşkını savunmak için yargılama anında araya giriyor ve -bahaneye bakan- Akhenaton’da hemen yargılama işlemini  erteliyor!!  Dizinin son bölümünde ise; Hz Yusufun önünde secdeye gelecek olan kardeşlerden Yahuda, Şimon’a – O peygamber ama İsrail halkı benim adımla anılacak diyor. Geleceği bilen yalnızca Allah’tır. Hz Yusuf ve Hz Muhammed’e bile bu yetki verilmezken; Yahuda yaşadığı tarihten ≈ 600 yıl sonrasını nasıl biliyor? Ve neden!! Filmde ve Kuranda; Mısır halkı; Hz Yusuf yaşarken ve sonrasında İslami yönden Müslümanlığı kabul  etti, iddia ve ayeti YOK!  25.05.2016

bilgi mahiyetinde yazayım: Hz Yusuf ve Akhenaton un filminde görünen komutan Horemhob’un bir belgesel filmde, sarayla kan bağı olmayan halktan bir kişi ve babasının ‘peynirci’ (mandıra sahibi) olduğu söylenilmişti. Gine ek bir bilgi olarak;  Amenhotep / Akhenaton’un  2. karısından öz oğlu, 1. karısı kraliçe Nefertiti’nin ise hem üvey oğlu hem damadı olan kral Tutankamon’un mezarının, 1922 yılında sapa sağlam bulunmasının nedeninin;  Akhenaton – Tutankamon – Ay  ( Firavun Ay’ın hikayesi: Ay;  Amonhotep / Akhenaton’un annesi  Ana kraliçe Tia zamanında Tia’nın, akrabası olup sarayda görevlendirilmiş. Önce devlet görevlisi sonra vezir veya danışman olup bir desise ile ölen/öldürtülen Tutankamon’un  hem kız kardeşi hem karısı olan dul kraliçe ile evlenen Ay, firavun olmuş.)

Ay‘dan sonra firavun olup tek  tanrıcılığa ‘pek’ inanmayan Horemhop, hem kendi isteği hem Amon rahiplerinin etkisi ile Akhenaton ve Tutankamon’un geçmişlerini anlatan yazılı ve resimli taş, dikit ve tabletleri imha ettirmiş. Böylece arkeologların  Akhenaton hakkında kesin bilgilere ulaşılmaması Tutankamon’un mezarının 20. YY kadar sağlam kalmasının nedeni olarak, Horemhop gösterilmektedir…..

Yazımın ana teması; Eski devrimcilerden  Amenhotep  veya  Aton’a (güneşe) tapan manasında Firavun Akhenaton dur.  Firavun Amenhotep ise tanrı Amonun memnun olduğu kişi manasındadır. -Vikipedia

  • Burada kendi düşüncemin teyiti doğrultusunda  bir alıntı yapıyorum.  Türkiyede tarikatlar araştırması konulu bir kitapta Akhenatonun – tek tanrıcılık konusunda öncü olduğu vurgulanmaktadır.  02.2019

Akhenaton,  MÖ 1380 – 1332 yılları arasında yaşamış olup, 18. hanedana mensup firavunlarun 10. idi. Tanrı Amon,  MÖ 2000-1900 zamanında; 12. hanedan tarafından; Mısır ülkesinin Hava, Rüzgar, Gemicilerin ve ülkenin TEK BAŞ tanrısı olarak kabul edilmiş. Amon, Mısır halkının baş tanrısı olmakla birlikte, başka amaçlar için yapılmış, görev verilmiş çeşitli isimlerde tanrıları da vardı. Mısırdaki çeşitli tanrıların varlığı ve çokluğu, Hz Yusufun fikirleri ve  Akhenaton’un istekleri sayesinde, Tek bir Tanrı/Allah’a indirgenmiştir.

Eski Tanrı Amon’un dini merkezi olan Karnak‘taki tapınakların rahipleri, dini konularda oldukları kadar maddi açıdan da büyük bir güce sahip idiler. O günden bu tarafa tüm Firavunların savaşlarda kazandığı ganimetlerin bir bölümü, tapınaklara otomatikman ayrılıyor ve Rahipler bu sayede, maddi güç sahibi oluyorlardı. Rahiplerin elde ettikleri bu orantısız ve kolay kazanılan maddi güç sayesinde, bazı konularda halkın desteğini de alarak, Firavunlara bile karşı gelebilme durumları  söz konusu oluyordu. Akhenaton ile  babası III Amenofisin rahipleri sevdikleri (dizide) pek söylenemezdi.

Arkeologlarda; Akhenaton’un anne tarafının Yahudi olduğu görüşü hakimdir. IV. Amenhotep’in  babası III Amenofis’in karısı Tia, saray dışından olan bu ailenin kızıdır. Hatta  III Amenofis’in, geleneklerin dışında kayın pederi Yuya ve kayın validesinin cesetlerini, Krallar  Vadisine gömdürdüğünü söylemişlerdi.

Not : Bazı ansiklopedik yazılarda Mısır tarihi anlatılırken; M.Ö. 1500 -1450 yılları arasında İbrani/Yahudilerden söz edilmekte ve Suriye taraflarına sefere çıkan firavunların dönüşte Mısıra, bu halktan olan insanları getirildikleri yazılmaktadır. (Büyük Larousse)

Siz, seyrettiğimiz Hz Yusuf ve firavun filmine bakıp -tamam bu böyledir, demeyin. Filimde tek tanrı düşmanı olarak gösterilen ana kraliçenin; Yahudi dinine sahip bir atanın evladı olarak tek tanrıya karşı olması, ne derece doğrudur. Kaldı ki filmin ana konusu, Kuranda geçen konular ile Tevrat’ta geçen isim ve konular etrafında senaryolaştırılmış, hareketlerdir.

Her ne kadar Yusuf  A.S. mın Akhenaton  üzerinde etkisi varsa da  Akhenaton’un, tek tanrının göstergesi  olarak Güneşi kabul etmesindeki  ilk nedenin, üst paragrafta belirttiğim üzere, tek tanrı inanışına sahip ve Yahudi olduklarını belirttiğim dedesi, anne annesi ve annesi Tia ile  babası 3. Amenofis’in kendisi üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Sanırım din konusunda baba ile oğlunun bu kadar ‘aşırı devrimci‘ olmalarının diğer bir nedeni olarak ta, yine üst paragrafta vurguladığım üzere rahiplerin, firavunlar üzerindeki gelmiş – geçmiş olumsuz etkilerini’de, sayabiliriz.

Yusuf  as. tek tanrı konusunda firavunu etkilemiş ve cesaretlendirmiş olsa da Firavun’un, bizim bildiğimiz  tek Allah  anlayışından ziyade;  tek tanrı olarak Güneş‘i  göstermesinin sebebi bana göre ki; -dikkatinizi çekerim, filmde bile firavun Allah/Tanrı/Rab  isminden ziyade tanrı olarak Güneşin  adını söylemektedir- Güneştek olarak varlığı herkesçe bilinen ve her gün görünen, inkar edilmesi mümkün olmayanhalkın kolayca ikna edilmesini sağlayan bir örnektir. Bizlerin inandığı -görünmeyen- Tek Allahı anlatsa; halkın ikna edilmesi mümkün olamazdı. Belki Akhenatonu, – Güneş konusunda ikna eden, Hz. Yusuf’tur. Kaldı ki, hiç bir peygamberin kendi halkını bile bir seferde inandıramadığı yada inanmadıkları Kuranda yazılmaktadır, değil mi?

Firavun Akhenaton’un güzelliği ile dillere destan olan karısı Nefertiti‘nin soyu hakkında da, kesin bilgiler mevcut değildir.  Yine arkeologlarca Nefertiti’nin;  Akhenaton’un (yahudi) annesi Tia’nın  yeğeni olduğu hakkında görüş ve anlatımlar mevcuttur. Akhenaton, babasının ölümünden sonra MÖ 1352 yılında, (20 yıl) kral oldu. 1346 yılında Tanrı Amon’a tapınmayı yasaklayıp; Evrensel  yaratıcı güç olarak kabul ettiği  tek tanrı Güneş’e  -Aton’a-  tapınılacağını ve adınıda değiştirerek güneşe tapan  manasında AKHEN(ATON) olduğunu açıklamış.

Akhenaton,  Amon rahipleri ve tapınaklarının dini merkezi olan Karnak  şehrinin bir benzerini, krallık yönetim merkezi olan Teb şehrinin 180 km kuzeyinde Kahire’ye doğru,  Aton’a tapanların dini ve siyasi başkenti olarak; El – Amarna’da  bir şehir kurdurmaya başladı. Teb, eski başkent ve Mısır ülkesinin ortası sayılır. Coğrafi olarak Nil nehrinin ilk doğduğu yer olan Tanzanya toprakları ile Sudan ülkesinden Teb şehrine doğru  olan bölüme Yukarı Mısır, Teb’den Ak Denize doğru olan bölümede Aşağı Mısır deniliyor. Kralların ellerinde, göğüs üzerinde çapraz olarak tuttukları düz ve çengelli nesneler, iki bölgeli  Mısırı temsil etmektedir.

Amenhotep’in ilk krallık dönemi ve öncesinde tüm  Mısırın Baş Tanrısı  Amon idi. Kral Amenhotep / Akhenaton zamanında ise (sadece) Aşağı Mısırın baş  tanrısı Ra -Güneş- olmuştur. Yukarı topraklarda ise, tanrı Amon etkisi devam etmiştir. Bu arada bir vurgulamada bulunmalıyım. Akhenaton’un, tek tanrı inanışından dolayı – Tamam, bu kral ve krallıkta tek tanrı inanışından dolayı bizim inancımız gibi;  Müslüman ve Müslümanlık vardı, diye yanlış düşünceye kapılmayınız. Çünkü Yahudilik, Hristiyanlık inancında da tek tanrı görüş ve emri, mevcuttur. Filimde Hz Yusuf, Akhenatonu akan su içerisinde ve Hristiyanlık geleneğine göre takdis ediyordu.

Akhenaton, MÖ 1342 yılında başkenti El – Amarnaya  taşıdı. Krallığı  süresince önemli savaşlar olmamıştır. Yine bu yılları ifade eden bilgiler;  kil tabletler üzerinde Tel el – Amarna’da define arayanlar tarafından 1880 yılında bulunmuş. Bu tabletlerin örnekleri,  Akat dilinde yazılmış olup Ankara Medeniyetler Müzesinde (gördüm) ‘Amarna mektupları’  olarak adlandırılan bölümde, mevcuttur.

Bu tabletlerdeki yazılımlardan; O günün şartlarına göre Mısırın askeri güç olarak Anadolu da egemenlik süren HİTİT devletinden daha zayıf olduğu bilinmektedir. Öyle ki; Orta doğu topraklarında Siyasi ve toprak olarak Mısıra bağlı olduğu halde,  Hitit  devleti ile antlaşma yapan ve  vergisini bu ülkeye ödeyen prensliklerin olduğu, ansiklopedik bilgidir.

MÖ. 1346 – 1335 yılları, tek tanrılı dinin Mısır’da en etkin olduğu yıllardır. İzlediğim arkeolojik belgeselde, MÖ 1335 yıllarında Kraliçe Nefertiti‘nin bir şekilde ortadan kaybolduğu, ama ölümü hakkında hiç bir  bilgi bulunmadığı, anlatılmıştır.

Arkeolojik Anlatımlardan; Amon Rahipleri ile saraydaki eski tanrıya inanan ve siyasi etkinliği olan kişilerin etkisinde kalan Kraliçe Nefertiti’nin, eski ve yeni tanrı konusunda Kral Akhenaton ile ciddi bir anlaşmazlığa düştüğü vurgulanmaktadır. Bu durum karşısında kral Akhenaton, karısı Nefertiti’yi saraydan çıkarttı. Veya beklenmedik bir gelişme neticesinde, zamanımızda yapılan anlaşmalı boşanmalar gibi kral, kraliçeyi saraydan attı !

Kral ve Kraliçenin hiç erkek çocukları olmadı. Sağlam bulunmuş bazı figürlerde sadece 6 tane kızları betimlenmiş. Gerçi firavunun 2. bir eşi ve bu eşinden oğlu olduğu belirtiliyor ama, siyasi yetki Nefertiti ve kızlarında olduğu için, oğlu yok sayılıyor. Gerçek durum bu şekilde iken, Mısır tarihçilerini de  meraka sevk eden bir gelişme ortaya konuluyor. Kraliçe Nefertiti’nin kaybolması ile birlikte kimine göre hem üvey oğlu hem damadı Tutankamon ve/veya Smenkhare isminde bir erkek, sarayda bulunmaya başlıyor. Bazı kayıt ve açıklamalarda ise kraliçe Nefertiti’nin, Smenkare ismi ile ve makyajlı erkek olarak, tekrar saraya girdiği yönünde görüşler belirtiliyor. Çünkü Smenkare’nin kim olduğu  hakkında geçmişine ait kesin bir bilgi yok. Sarayda bu isimde bir kimsenin varlığı da  bilinmiyor. Bu gelişme bir bakıma dünyanın her yerinde bulunan ve bilinen şekli ile, iktidar içi çatışmalar ve rötuşü şekli olarak algılana bilinir.

Kral, bir kızını  Smenkare ( Nefertiti veya Tutankamon) ile evlendiriyor. Ardından tahtına ortak ve kendisinden sonrada ardılı olarak ilan ediyor.  Akenaton bir süre sonra Smenkare’yi  eski başkent Teb şehrine,  Amon  rahipleri ile görüşmeye gönderiyor. ( Bana göre ortada bir sorun var ki Büyük kral, ortağını  rahiplerle görüşmeye gönderiyor. Değilse neden göndersin!!.) Akhenaton – Smenkare ortak krallığı, 3 yıl sürüyor. İşin garibi Kral Akhenaton ve Smenkare‘ – ve/veya karısı Nefertiti – ‘nin ölümleri M.Ö. 1332  yılında ve birbirine yakın bir zaman içerisinde peş peşe oluyor. Ve Akhenatondan sonra öz oğlu ve damadı Tutankhamon, resmen kral oluyor.

Akhenaton/Smenkare/Nefertiti’nin mumya ve mezarlarının nerede olduğu Firavunlar tarihine ait, 2007 yılı çekimli belgesellerde bile bilinmiyor. Nefertiti hakkındaki ise; Kayınvalide Kraliçe Nefertiti ile damat kral Tutankamon ortaklığı başlıklı yazıma bakınız. Amon Rahipleri ve Amona inananlar,  Akhenaton ve Tutankhamon’un ölümü ile birlikte yaptırdığı her şeyi ve mezarlarını imha ederek, Bir bakıma diyeceğim ama gerçek,  Akhenaton’dan intikamlarını çok acı bir şekilde almışlar.

Akhenaton’un ölümü ile; El Amarna’da  tek tanrıya inananlar ve Güneşe tapanlar için yaptırdığı şehir, yerle bir edilmiş. Bu görüşte olanlarda,  öldürülmüş. Ve böylece  “devrimi istemeyen”  ve  el yapımı “Tanrı” larından vazgeçmek istemeyen  Mısır halkı ile rahipler, eski  başkent Teb’e ve Amon dinine dönmüşler.

Yine izlediğim bir belgeselden yola çıkarak, bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum.  Mısır hiyerogliflerinin anlamını çözen Fransız bilim adamının, çözmek için tesadüfen eline aldığı kil tablette, Ramses’in adı vardır. Hiyeroglif yazılarının ilk çözümüne, bir otel odasında başlanılıyor. Bir hiyeroglif  örneği olarak Ramses adını örneklemek istiyorum. Hiyeroglif yazılım şekline göre: Çember‘in  okunuşu = Ra , çemberin ortasındaki nokta = M,   geometrideki Pi işaretinin benzeri olan    ise = S ve S , E ‘nin açıklamasını hatırlamıyorum. (O nun ortasında nokta olduğunu düşünün)  O∏E∏  Ramses

Bu kral ama mecburiyetten, ama aklının erdiği şekil ile, ‘ Tek Tanrı ‘ kavramını benimsediği için, Mısırın hakim tanrısı  Amon’a karşı çıkmıştı. Mısır, gerçekten tanrı Amon’lar ülkesi idi. Akhenaton, bir çok örneklerinde olduğu gibi, elle beslenen  tanrı modelinden sıyrılmak istedi. Burada  ‘beslenen’  sadece put değildi. Putlar sayesinde  rahipler besleniyordu. Rahipler, çok büyük maddi imkanlara sahip olmuşlar, günümüzde örneği olduğu gibi, din sömürüsü ile kendilerine bağladıkları halkı da arkalarına alıp, istemedikleri bir gelişme durumunda, bütün krallara baş kaldırıyorlardı

Kral Akhenaton, hayatı boyunca bu inanışı yaşamış ve yaşatmıştı. Her ne kadar (Hz Yusuf) Kral Akhenaton ölümünün hemen akabinde, yaptırdığı her şey ve  Güneş tanrısı figürleri  yok edilmiş olsa da, zaman içerisinde Mısır halkına aşıladığı TEK TANRI görüşü unutulmamış. Akhenaton’un ölümünden  ≈ 70 yıl sonra insan yapımı olan heykel tanrı  Amon ile tek ilahi tanrı (Güneş) Aton;  MÖ 1200 yıllarında karma iki tanrı ismi ile  Amon – Ra   inanış şekli ile,  Mısıra hakim olmaya başlamış, yaşarken yapmak istediği devrim, ölümünden sonra gerçekleşmiştir. Böylece dünyada ilk defa bir devlete has,  peygambersiz  tek tanrı inanışı,  Mısır da  hakim oldu.   01.2011 Mecit  ALBAYRAK

ismailazakoglu@gmail.com

11 Mart 2021 Perşembe

PAPANIN ORTADOGU ZİYARETİNİN ARKA PENCERESİ !

PAPANIN ORTADOGU ZİYARETİNİN ARKA PENCERESİ !

Papa'nın yaptığı birinci ve tarihte ilk Ortadoğu ziyareti.
Tarihte ilk defa gerçekleşmiş.
Bu ziyaret Papa tarafından Irak'ın kuzeyi olarak bildiğimiz Irak devletinin yönetimindeki kuzeyi, Kürt bölgesi, Mesut Barzani'nin yönetimindedir.


 
Barzani'nin Papa'nın ziyaretine Onur'a etmek adına bastırdığı sözde Kürdistan haritalı pul, Türk halkının aklını ve midesini bulandırmıştır.
Batının Türk milletine karşı böyle bölücü projeleri olduğunu yüzlerce yıllardır Türkiye Cumhuriyeti'nin hafızası bilir.
Gidin Bulgaristan'a Yunaistan'a Ab ye,
Amerika Birleşik Devletleri'ne veya İngiltere'de, oralarda da böyle haritalar bulursunuz.
Türk devletinin Hafıza algısında büyük Kürdistan hayali emelleri kuranların o hayallerinin kursaklarında kalacaklarını  bilmelerini özellikle vurgulamak isteriz.

Barzan'inin papa Francis'i resim edip pula bastırdığı, sözde Kürdistan haritasi niyeti.
Türk milletinin Türk ulusunun tarihi aklı Zihni bu konuda açık ve nettir.

Ermenistan Bulgaristan Yunanistan Irakın kuzeyindeki Barzani oluşumunun
hepsi bir araya gelseler, Türkiye'den bir parça toprak koparacak güçleri kudretleri, kuvvetleri yoktur.
Onlar hayal edebilirler ancak. Yukarıda saydığım ülkelerin hepsi bir araya gelse Türkiye'den bir karış toprak dahi alabilecek güç ve vesayetleri yoktur. 
Anadolu'nun bir kısmını da içine alan bölücü nifakların ham hayali budur. 
Bolücü nifaklar hayal edebilirler.
Umut edebilirler.
Hayal kurabilirler. 
Hayalleri var olanlara tarihi gerçekleri  Türkiye'nin de hiç bunlarla böyle ham hayal diye, bir oldu bittiye müsamaha edeceği anlayışı da yok.. 
Ülkemizin deniz, kara, hava, misak-ı milli haritası var.
Ülkemizin tarihimizin devletimizin geçmişimizin tecrübeler edinerek, gelişmiş bir devlet aklı var.
Türkiye 18 - 20 yıldır Akp iktidarıyla bir sürü yanlışları  var.
Hangi alanlarda yanlışlar bunlar?
*Asgeri harekat ve ekonomide, Pkk ile müzakereler de, siyasette, şurada bura da.
Türkiye Cumhuriyeti'nin AKP iktidarıyla sendeleme hali varmı, yok değil. ama bu gibi batı projelerine de
Türk halkı olarak asla geçit verecek değiliz.
Türk Ulusu olarak bize bırakılmış, Atatürk ve silah arkadaşlarının bu mirası ilelebet korunacaktır.
Ülkemizi yöneten 1940 yılından beri siyasi partilerin iktidarları çeşitli Batı anlaşmalarıyla Türk Ulus devletini sömürülmesine batının ve emperyal güçlerin sümrü devleti haline getirilme isteğine müsaade etselerde, Türk ulusunun kendi bilinci, aklı, şuuru, bu batı  sömürücülüğü durumuna asla müsamaha etmeyecektir.
Akp iktidarının peydelpey zaman zaman ağzından düşürmediği dış güçler etkisi Türkiye'de daima her alanda var olmuş ve daima his edilir derecede görülmektedir.
Batının Türkiye'yi bölme planları yüzyıllardır var olsa da, Türk ulusunun Ulus olma bilinci ile geleneklerden gelen devlet aklıyla, milletinin bütünleşme şuuruyla, daima planları  bertaraf edilmiş ve edilecektir.
Türk Milleti olarak bizim Dünya'ya bakışımız ve görüşümüz, Mustafa Kemal Atatürk'ün söylemi ile şudur; Yurtta sulh cihanda sulh tur.

ismailazakoglu@gmail.com

8 Mart 2021 Pazartesi

MAGANDALAR

MAGANDALAR

Akp ve yandaş magandalarının Türk milletine ve Türk milletinin haberlerini yapan gazeteci, Parti görevlileri veya buna benzer kişilere saldırma nedenleri açıkça şu: Akp nin ve hükümet yönetiminin karşısında muhalefet eden, eleştirel konuşan kim varsa, kimler varsa kendilerine mukavemet ettiklerini düşündükleri herkesi sindirme adına magandalık yapıyorlar. 
Bunu da Akp ve kadroları kendilerince Adalet sağladıklarını düşünüyorlar. 
Türk demokrasisini adaletini yok ederek hukuku yok sayarak otokrasi haline getiren Akp iktidarıdır. 
Dolayısıyla iktidar, Akp hükümeti  diktatörya durumuna dönüşmüş durumda. 
Ülkedeki tek adamın getirdiği rejim maalesef toplumu korkutma sindirme baskılama ve susturma politikası olarak sürdürülüyor. 
Türkiye Cumhuriyeti'nde açıkçası mafya yapısına dönüşmüş bir Akp iktidarı var.
Adalet arayanlara, Adalet hukuk önünde adalet sağlanması gerekirken.  
Adaletin  hukukun,  önüne Akp ve ķüçük ortağı yandaşları tarafından set çekilerek karşıt düşüncedeki insanlara sokak ortalarında, sokak aralarında, meydanlarda çeşitli şekillerde pusu kurularak  10 - 15 kisi sağdan, soldan çıkarak pitbul itleri gibi saldırırıyor. Kendilerince ceza cekmesi gerektiğini düşündükleri insanları darp ediyorlar.
Konuşan, yazan, çizen, akademisyen gazeteci, sıradan vatandaş, veya bir x partili, karşılarında muhalefet durumunda kim varsa onlar için Düşman.
Bu şekilde cezalar verilerek hükümsüz ce cezalandırıyorlar. 
Hiçbir kanunsuzluğun boşluğa düşmeyeceği, açıkta kalmayacağı bir gün belge olarak, tanık olarak yarının sağlanan Adaletinde karşısına çıkacağı günü bilmeli, ve beklemeli. 
Yaptıkları suç nezdinde beklemeli şiddetin sağladığı Adalet adalet olamaz. 
Eğer bir suçlu veya suç varsa bunun hukuk nezdinde yasalar çerçevesinde kanunun hükmettiği gibi ceza karşılığı olmalı...
ismailazakoglu@gmail.com

3 Mart 2021 Çarşamba

YENİ ANA YASA REFORM PAKETİ


YENİ ANA YASA REFORM PAKETİ

Yeni reform yasaları paketi hazırlayacak diyor sayın reisimiz. 

İnsan Hakları evrensel beyannamesine uygun, Avrupa İnsan Hakları Mahkeme iştahatlerine, karalarına uygun yeni yasalar hazırlayacaklarmış.

 Bizimle dalga geçir ağam..

20 yıldır muhalefette kaldınız tabii ki. Muhalefette de boş durmak olmayacağına göre çok büyük bir anayasal  reform paketi hazırlık yapabilme zamanınız var olduğu için çalışması yaptınız...

Reisimiz böyle oyalama taktiklerini toplumu yeniden tekrar 2023 seçimleri elim daha güçlü girerim, in yollarını arıyor. 

Türk toplumunu kolay iddia etme, kandırmanın yollarını araya dursun. 

20 Senedir iktidarda olan Akp ve reisimiz.  Simdiye kadar bu yasaları çıkartmalı ve uygulamalıydınız.. 

Akp ve Tayyip Erdoğan'ın iktidarında olduğu süre zarfında,  kadın taciz, cinayet, ölümleri, çocuk taciz, cinayet ve ölümleri 20 yılda % 600 %700 kez artmış. 

Şimdiye kadar bu yasaları çıkartıp niye düzenlemediniz?

Siz Çb olarak Türk toplumunu oyalıyorsunuz, yine safsata sözlerle toplumu oyalamayın. 

Bu güne kadar elinizi tutan biri mi vardı? Sizi engelleyen bir güç mü vardı? Toplumun yararına olan bir anayasa düzenlediniz de toplum bunu geri mi çevirdi? 

Ama siz ki ilk önceliği kendi önceliğiniz olan, yasa ve ya yasalar ne ise onlara önem atfeder onları anında TBMM çıkartıyorsunuz. 

Mesela 2 adet örnek; 

1☆TBMM de maaşlarınız yükselecekse dakikalar içinde, saatler içinde meclisten anında geçirebiliyor yasalaştırıyor sunuz. 

Yasalaşan bu kanunlar dan Türk toplumunun haber bilgisi dahi olmuyor ..

2☆Söz konu mesela toplum veya vatandaş yararınaTBMM çıkacak yasa var ise, deyim yerindeyse, iğnenin deliğinden geçirip incelerisiniz.

Toplumun yararına olacak bir kanun ya da yasa, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde. geçecek yasada  oylanacak. Kanun, yüksek idarecilerin kolaylığı bakımından, sizlerin adına toplumu daha kolay nasıl yönetebiliriz, haline getirip Meclis'te öyle yasalaştıyorsunuz.

Bu masal safsatalarını  geçiniz, Sayın Cb. 

Türk toplumunu böyle içi boş  yalanlarla kandıramazsınız. 

Artık önce siz Cumurun başı olarak,  Türk toplumuna olan saygınızı gösterin. 

Türk milletini o yana terörist, bu yana illet, zillet diye de ayrıştırıp hakaret etmeyin. Türk milletine ettiğiniz bu kaba hakaretvari cümleleri, Türk halkı kabul etmiyor, bu üslubu asla beğenmiyor, tasvip etmiyor onaylamıyor. 

Türk milletinin Cumhuru birey kişi olarak siz neyi, hangi davranışı baş taçı ediyor iseniz, Cumhuru olduğunuz vatandaşınıza o ehemmiyette davranın.. Bulunduğunuz makama binaen biz Türk halkı olarak size olan saygımızı hiçbir zaman aşmadık,  aşmak istemiyoruz...



Dolayısıyla makamında bulunduğunuz oturduğunuz Cumhurun koltuğunun mertebe-i Harbiye sini, ağırlığını kişiliğiniz de hissederek yansıtın...

Yansıtamadığınız bir koltuğun mertebeyi ağırlığının, karşılığını da toplumdan alamayacağınızın farkına lütfen varın..

2 Mart 2021 Salı

AKP'NİN ORTADOĞU VE SURİYE DEKİ YANLIŞ POLITIKASI !



AKP'NİN ORTADOĞU VE SURİYE DEKİ YANLIŞ POLITIKASI ! 
Amerika'nın ve batı Emperyelislerinin Ortadoğu'daki yapmak istediği projeler düşüncesi. 
Kolay yönetilebilir ülke veya ülkeler yaratmak. 
Büyük Ortadoğu projesinin de gerçekleşebilirliğini sürdürmek.  
Abd, Avrupa, İsrail Ortadoğu da ortak projesinde, kendisine biat eden her istediğini alabilen din ve mezhep üzerinden bu ülkeleri inanışlarına göre yani mezheplerine göre ayrıştırmak. Süregelen yıllar yılı iktidarlarını sürdüren kimliği sünni mezheplerin iktidarlarını çökertip, çöpe attılar. 
Çöpe attılar diyorum çünkü ortadoğu'ya sahip olmak isteyen Emperyalist Güçler, petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynaklarını kontrol etmek istedikleri için, Ortadoğudaki gücün de kendi ellerinde olmalısını istiyorlar. 
Emperyal gücler Planlarını daha kolay işleyebilmesi için Ortadoğu'daki durumu her zaman kendi lehlerine çevirmişlerdir. Arap ülkelerinin bir kısmına kısmen demokrasi getiriyoruz diye veya başka gerekçelerle işgal ediyorlar.
Yani o ülkeyi işgal edip başka mesepleri ikdidara geçirme düşüncesi, daha kolay yönetilebilir ülkeler hâline getirme düşüncesidir. 
...Ve arkasındaki gizli gerçeğin ne olduğunu araştırır isek.  
Bu gün Irak"ı kısmen 3'e bölen durum bunun büyük resmini bize göstermiş olacaktır.. 
Yani Irak'ın kuzeyi Kürtlere bırakılırken, orta kesim kısmen sünnilere, güneyi ise Şiilere bölgesel olarak ayrıştırarak bırakıldı. 
Ancak nüfus yoğunluğu sünnilerde olduğu için 
Iırak'ta Saddam kimyasal silah üretiyor,
Irak'a demokrasi getiriyoruz,  adı altındaki Irak'Batınin işgal etme planıydı.
Batının  bu plânı iç  karışıklıkta olan  Irak'taki sünnilerin bir kısmının ortadan kaldırılmak ve  böylece dengelerin sağlanması gerçekletirmekti.
Bu plan hayata geçirilerek  gerçekleşti.
..Ve Irak'a getirilen sözde demokrasiyle Saddam Hüseyin ve Baaz partisi yıkılarak, sözde bir mahkeme ile, Saddam Hüseyin idam edildi.
Irak'taki Saddam Hüseyin'in Vaaz partisi  rejimi de kılmış oldu. 
Nüfus oranı çoğunluğu sünnilerde olan Irak ta bu durumunda değişmesi gerekiyordu.
Ardından yeni kurulan Irak'ta iktidar artık sünnilerden alınarak şiilere teslim edilmiş oldu. 
Amerika veya batının planlarının planladıkları gibi Ortadoğu daki ülkelerin sınırları yeniden şekillenmesi. 
Emperyalist batının planları devam ederek sürecek olduğu görünüyor..
İran şia-sı Ortadoğu'da güçlendirilirken
Irak'taki İran nüfusunu güçlü kılma düşüncesi planını gerçekleştirmiş oldu.
Aynı zamanda Irak'ın daha kolay yönetilmesi için Irak'taki Şii yönetimi kolayca iktidara hakim edilmiş oldu...
Yine sınırımızda olan bir başka  komşu ülke Suriye. Batının planlarının bir başka ayağı Suriye idi eski Amerika Dışişleri Bakanı Condoleeza Riçe
Tarafından kaleme alan makale de şöyle yazıyordu
Ortadoğu'da Türkiye de dahil olduğu açık beyan edilmemişti. 
Ortadoğudaki 22 Ülkenin sınırları değişecek.
7 Ağustos 2003 yılında Condoleezza Rice'nin  Washington Post daki  makalesinde yazmıştı. 
Bu tanımlamayı eski Amerika Dışişleri Bakanı bir plan üzerine yani batının Ortadoğu'da olması istenen planları üzerine açıklamıştır.
2000 yıllarına gelindiğinde görüyoruz ki batının Emperyalist güçlerin 22 ülkenin sınırları değişecek yazısındaki planım uygulamaya alınmış, Ortadoğu'daki birçok Arap ülkesinde bu durum gerçekleşmiştir.
2011 yılında 15 Mart Suriye olaylarının başlamasıyla patlak veren aynı zamanda Türkiye'yi de mali, siyasi, jeopolitik, ekonomik anlamda derinden etkilenmişti.
Suriye krizi ve iç savaşı halen devam etmektedir.
Suriye'deki iç savaştan dolayı Türkiye'ye 4 milyon dan fazla Suriye'li mülteci alınmıştır.
Suriye'den Ülkemize gelen bu Suriyelilere harcanan para 50 milyar doların üzerinde olması bir tarafa Türkiye'nin 81 iline dağılmış Suriyeli mülteciler Türkiye'deki istihdam alanlarında da Türk halkının çalışan kesiminin iş istihdam olanaklarını da kısıtlamıştır.
Ekonomik olarak Türkiye, Suriye iç savaşından büyük kayıplar yaşamıştır,
...Ve Ekonimik sıkıntı   yaşamaya devam ederken, ekonomik sıkıntının  ne zaman biteceği Flo bir şekilde ortada durmaktadır.
Türkiye'nin de bu yaşanan Flo durumdan çıkabilmesi aynı zamanda doğru Politikalar üretmesi gerektiği ortadadır.
Bu politikaların doğru olması için ne yapılmalıdır?
Suriye de ki doğru politika nasıl olmalı diye sorarsak:
18 yıldır İktidarı elinde bulunduran Akp nin doğru dış politika yürütmesi gerekiyor.
1. Olarak Türkiye'ye alınan Suriye'li mültecilerin tekrar ülkelerine kayıtsız şartsız  gönderilmesi doğru bir politika olacaktır.
Türkiye'nin devam eden, Suriye politikasındaki açmazlarını aralayarak derhal, Beşar Esat'la irtibat kurarak 
Suriye'nin barışına sorunlarına kalıcı  çözüm üretmelidir.


ismailazakoglu@gmail.com

www.azakoğlu.blogspot.com

İsmail Azakoğlu ile '' AMFİ ÖZEL ''

 KONUK;  Atilla Yıldırım Elektrik, Elektronik Müh. Tarihçi.. Konu; Türk Tarih Tezine Geçiş.