4 Aralık 2018 Salı

iHSAN DOĞRAMACI KİMDİR YAKINDAN TANIYALIM MI?

iHSAN DOĞRAMACI KİMDİR YAKINDAN TANIYALIM MI?



İhsan Doğramacı (1915 Erbil-2010 Ankara) ... Cenazesine Mesut Barzani'nin temsilciler yolladığı; Kenan Evren'in Bilkent'teki oğlunun evine bizzat gidip başsağlığı dilediği Doğramacı kim?
Bilderberg üyesi













Hacettepe, Beykent ve Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesi Bilkent'in kurucusu
Bilkent Holding İştirakti Tepe Grubu ve Meteksan Grubu'nun kurucusu
Tepe-Akfen-Vien (TAV) Konsorsiyumu'nun kurucu ortağı
Fransız Legion D'Honneur Nişanı sahibi
Japonya Merkezli Aprica Vakfı'nca verilen Dr. Naito Ödülü'nün sahibi
İhsan Doğramacı'yı, PKK'nın tepe yönetiminde bulunan ve yurtdışında yaşayan Yaşar Kaya şöyle tanıtıyor:
"İhsan Doğramacı deyince Hacettepe ve Bilkent Üniversitesi akla gelmektedir. Doğramacı dünyaya damgasını vurmuş Kürtlerden biridir. Doğramacı'nın babası Ali Paşa'dır. Erbil'den (Hewler 'den) milletvekili olan babası İstanbul'a gitmiştir. Doğramacı, meşhur bir Kürt aşireti olan CAF aşiretindendir. Liseyi, Bağdat 'ta bitirmiştir. Sonra Türkiye 'ye gelmiştir. Ibraniceyi ana dili gibi bilmektedir. "





Doğramacı, Türkiye'de ve Türk medyasında hep Kerkük Türkmen'i olarak gösterilmiştir. Kerkük Türkmenlerinin hak ve hukuklarını savunduğu yazılmıştır. Ne var ki Türkmenlerin böyle düşünmedikleri ortaya çıkmıştır. Doğramacı, Ankara'da Türkmen Cephesi heyetlerince yapılan görüşme tek-liflerini rahatsız olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Türkmenler, Doğramacı'nm kendileriyle görüşmemesine kızmıştır. "Evinin kapısını Celal Talabani ve Mesut Barzani 'ye ardına kadar açan Doğramacı, biz hemşerilerine bir bardak çayı çok mu görüyor " diye sitem etmişlerdir.
Doğramacı, Türkmen hemşerilerine sergilediği davranışın benzerini Kerkük'ten gelip Hacettepe Üniversitesi'ne girmek isteyen öğrencilere de göstermiştir. Bunların üniversiteye girmelerini önlemiştir. Buna gerekçe olarak da onlarla sürekli olarak çatışıldığını öne sürmüştür.
Doğramacı, Musul-Kerkük petrollerinin işletilmesinde pay sahibidir. Bu nedenle petrol şirketleri ile uzun yıllara varan ilişkileri ve yakınlıkları söz konusudur. Nitekim Doğramacı'nın bazı şirketleri ABD operasyonlarından sonra özellikle Afganistan'ın yeniden yapılandırma pastasından en fazla pay alan şirketler arasına girmiştir.
İhsan Doğramacı'nın bazı akrabaları Kürt özerk yönetiminde yönetici düzeyinde görev alıyor. Aza Doğramacı adlı akrabası ise Doğramacı'nm buradaki şirketi Tepe İnşaat ortaklığında Erbil'de Üniversite kuruyor. Doğramacı'nm baba tarafından kuzeni olan Aza Doğramacı, Kürt.
Doğramacı, 12 Eylül darbe liderine ABD'ce dayatılan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Yasası'nı hazırlamakla görevlendirilmiştir. 1982 Anayasası'nı hazırlayan komisyonun tüm itirazlarına rağmen Evren üzerindeki gücünü kullanarak YÖK'ün Anayasa'da yer almasını sağlamıştır. YÖK ile üniversitelerin Amerikanlaşması'nın yolunu açmış ve Türk ulusal yüksek öğretimini yıkıma uğratmıştır. Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesi
Bilkent'i kurarak bu yıkımın öncü kuvvetleri için model oluş-turmuştur.
Doğramacı, dünyayı çok uluslu şirketler adına yöneten Dış İlişkiler Konseyi'ne (CFR) mensup 100 Elit ile birlikte Roma Kulübü'nü (CoR) kurmuştur. Roma Kulübü, Yeni Dünya Düzeni emperyalizminin "Tek Dünya" ve "Tek Devlet'inin "Tek Din"i olmasına yönelik amacının gerçekleştirilmesi için faaliyete ge-çirilmiştir.
Ekonomist ve İşletme uzmanı Prof. Dr. Hasan Ziya Özbekhan dünyada yiyecek kıtlığı ve aşın nüfus gibi küresel sorunları incelemek için bir araya gelen düşünürlerin 1970'lerde oluşturduğu Roma Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı.
Özbekhan'ın bu konulardaki "İnsanlığın Zor Durumu " başlıklı bildirisi Roma Kulübü'nü şekillendirdi. Kulübün araştırma başkanlığı ve yürütme kurulu üyeliği görevini üstlenen Özbek-han daha soma kuruluştan istifa etti. Özbekhan, 1975'te Fransız hükümetine danışmanlık yaptı. Özbekhan, Şubat 2007'de ABD'de vefat etmiştir.
Roma Kulübü'nün kurucu başkanı Prens Hasan Bin Tal-lal, Onursal Başkanı İspanyol Diez Hohleither Ricardo, Başkan Yardımcısı İsviçreli Eberhard Von Koerberger ve Genel Sekreteri Alman Uwe Möller'dir.
Doğramacı, Lord Yahudi Menuhin, Barones Emma Nicholson, Daisaku Ikeda, kulübün kurucu üyeleridir. Ikeda, kulübün Trilateral Grubu Budizm dini temsilcisidir. Nicholson, Lordlar Kamarası ve Avrupa Parlamentosu üyesidir. Prof. Dr. Orhan Güvenen kulübün eski üyesi, Kültür eski Bakanı Talat Halman yeni üyesidir.
Kulüp, yılda bir defa dünyanın değişik ülkelerinde toplan-maktadır. 27-28 Ekim 2002 toplantısı, Doğramacı'nm başkanlığında Bilkent Üniversitesi'nde gerçekleştirilmiştir.
Doğramacı, Roma Kulübü'ne bağlı olarak Uluslararası Kültürler Türkiye Vakfı'nı kurmuş ve başkanlığını üstlenmiştir. Vakıf; dünyanın politik, ekonomik, ideolojik, dinsel, kültürel, milliyetçilik ve sınıf çatışmalarına kaymasını önlemek amacıyla insan hakları, kültürler arası barış, dinler arası diyalog, bilgi edinme ve yaratıcı stratejinin hayata geçirilmesini esas almıştır. Bu stratejinin izlenmesi, Yeni Dünya Düzeni emperyalizminin önündeki engellerin aşılması öngörülmüştür.
Doğramacı'nm Bilkent Üniversilesi'nde, Mühendislik Fakültesi üçüncü sınıf öğrencileri, 2001'den itibaren Musa Peygamber'in 1981 tarih ve Tyndale House Publishers basımlı Tevrat'ından Genesis başlıklı örnek metinleri 6 kredilik zorunlu ders olarak okuyorlar. Dersi misafir Prof. Dr. Mustafa Al-Nakeeb vermektedir. Ders mahiyetindeki kurs programı, 23 konu başlıklı örnek okuma parçalarından oluşmaktadır. Augustina, Virgil, Catullus, Ovid, Horace, Herodotus, Soppho, Homer, Archilocus, Plato, Han Fei Tzu, Edward Said gibi filozof ve yazarlar diğer konu başlıklarıdır.
Doğramacı, Tevrat'ın ders programında neden yer alması gerektiğini Bilkent Senatosu 'nda şöyle açıklamıştır: "Tevrat, programını ABD 'deki eğitimim sırasında ben de takip ettim. Ufkum olağanüstü açıldı. Bunun başarılı olmamda çok önemli payı oldu. "
Beyrut Amerikan Koleji, Beyrut Amerikan Üniversitesi Edebiyat Bölümü (1 yıl) ve İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan İhsan Doğramacı'yı Bilderberg üyeliğine taşıyan Selahattin Beyazıt olmuştur. İhsan Doğramacı, Bilderberg (Türkiye) üyesidir.
Kitap: Dış İlişkiler Konseyi CFR Türk Bilderbergleri
Yazar: Erol Bilbilik
NOT; Bu gün kürt kimliği altına gizlenmiş yahudi aşiretleri; Irak Süleymaniye kentinde ikamet eden, 1-SORANLAR AŞİRETİ,
2-TÜRKİYE, GÜNEYDOĞU ANADOLUDA, HAKKARİ YÖRESİNDE, BABALAR aşireti.
1980'DE DARBE HÜKÜMETİNDE KÜLTÜR BAKANI CİHAT BABAN, BU AŞİRETİN MENSUBUDUR.
AYRICA, OSMANLIDA MEŞHUR ABDURRAHMAN PAŞA İSYANINI BU AŞİRET ÇIKARTMIŞTIR.
3-BOTHAN AŞİRETİ İSE, GÜNEYDOĞUDA CİZRE YÖRESİNDE İSKAN ETMEKTEDİRLER...
AŞİRETİN İLK İSYAN EDEN LİDERİ, 1836'LAR OLABİLİR. BEDİRHAN PAŞADIR.
BUGÜNKÜ MEŞHUR MENSUPLARI ARASINDDA, BÜLENT ARINÇ VE BİR ARA TAYYİP'İN DANIŞMANLIĞINA YAPAN VE ABD'DE, DELİĞE SÜPÜRMEYİN, SONUNA KADAR KULLANIN DİYEN ZAT.
BU 3 AŞİRET'DE 12.NCİ KABİLEDEN NEŞET ETMİŞ YAHUDİLERDİR..








ismailazakoglu@gmail.com

28 Eylül 2016 Çarşamba

ABD HAARP Silahını Türkiye’ye Uyguluyor Olabilir!


ABD HAARP Silahını Türkiye’ye Uyguluyor Olabilir!


Uzun zamandır var olan ancak bir süredir merak edilen ABD HAARP Silahını Türkiye’ye Uyguluyor Olabilir! 

Konuya yavaş yavaş girmek istiyorum. Bu yüzden her kafadan ayrı ses yerine hem araştırmalar, hem birikimlerimi sizlere aktarmak için bu yazıyı yazıyorum. Lafı uzatacağım. Çünkü gerçekten de konuşulmaya değer bir geceydi. Oldukça karanlık bir geceden sonra, saat ilerledikçe uyku çöküşü yerine uykuyu açan şeyler oluyor. Herkes heyecanlı. İnsanlar uyumayı deniyor, ancak bir süre sonra tekrardan ayaklanıyor.

Yatağında sağa sola kıvranan bir çok kişi var. Bu kadarıyla da sınırlı değil. Öyle boğucu bir hava var ki, insanın uykusu kaçıyor, insanın gökyüzünü seyretmesi bile oldukça zor hal alıyor. Çünkü gökyüzüne baktığınız da, hayatınızda belkide görmüş olabileceğiniz en boğuk, en basık ve en şekilsiz bulutları görüyorsunuz.

Gökyüzünün yakınındaymış gibi görünmesi de bir hayli tuhaf. Bu yüzden de 22 Ağustos oldukça gizemli bir gece olarak kaldı. Özellikle de bu geceyi uykusuz bir şekilde geçirenler, birbirimizi en iyi bir şekilde anlayabileceğiz.

ABD HAARP Silahını Türkiye’ye Uyguluyor Olabilir!

Uzun geceyi, aynı zamanda gizemli bir geceyi bu kadar kısa cümlelere sığdırmak saçma olabilirdi. Daha öncesinde ilk kez gördüğüm şekillerde bulutlar gökyüzünde süzülüyor. Bulutların şekilleri bir hayli korkunç. Baktıkça geçmiş insanın aklına geliyor, farklı düşünceleri tattırıyordu. Korkunçtu. Oldukça korkunç. Bulutların sanki havada değil de tam tepemizde olduğunu görmekte tuhaf. çok tuhaf.

Gökyüzü öyle yakındı ki, sanki bulutlara doğru uzanacağım hissine kapıldım. Araştırmalarıma devam ettim. Bu geceyi uykusuz geçireceksem eğer, bazı şeyleri de araştırmam gerekiyordu. En azından korkuma yenik düşmemem gerekiyor, en azından zamanımı bu şekilde geçirmem gerekiyordu. Bilgisayarımı açtım, araştırmalara daldım.

İnsanların Bir Çoğu Aynı Anda Uykusuz!

Ekşi Sözlüğe giriş yaptığım da Dün geceyi uykusuz geçiren bir tek ben değilmişim bunu öğrendim. Havadaki nem, bulutlardaki şekilsizlik insanları mutsuz etmiş olmalı ki, bir çok evde ışıklar yanıyordu o gece. Uykunun önemli olduğu saatlerde ayakta kalmak oldukça can sıkıcıydı. Saat 00:00 olduktan sonra memleketin her yerinden insanlar yazılar yazmaya başladı, havada ne oluyor? savaş mı çıktı? neden bu kadar çok nem var? uyuyamıyoruz? havadaki basık havanın sebebi ne? hava neden böyle kokuyor? gibi bir takım sorular insanların akıllarındaydı.

Aslında akıldaki soruların cevabını bulmak için bir çok araştırma yapmak gerekliydi ki, Twitter dan insanların diyaloglarına baktığım zaman sadece uykusuz kalanlar İstanbul’da değil, memleketin her yerinde! Akşam 18:00’dan sonra hava bir hayli tuhaflaştı. Öncelikle meteorolojiden gelen açıklamalar, daha sonrasında ise hava olayları ile ilgili tekrar tekrar uyarılar. Yağmur yağacak, sele karşı önlem alın, sağanak yağış var, fırtına çıkabilir!
uyarıları maalesef ki o gece için geçerli olmadı.

HAARP ile Beraber Mevsim Değişebiliyor!

Hava olayları konusunda ciddi derecede bilgilendirme yapan ve her ne kadar beğenmiyor olsak ta yanlışlık payı düşük çalışmalarını bizlere ileten Meteorolojiyi bu gece şaşırtan bir olay oldu. Devasa bulutlar ülkenin üzerine çöktü, meteorolojiyi yanılttı.

İnsanların uykusuz olmasının sebeplerine gelelim şimdi. Bulutlar neden o şekildeydi, daha önceden oldu mu? bu ilk kez mi yaşanıyor? bu soruların cevabını bulalım. Şimdi sizlere kısa bir tarihte yolculuk yaptırmak istiyorum. Özellikle de 22-25 yaşlarındaki kişiler, siz daha iyi anlayacaksınız. Bu yaşın altında kalanlar ise hafızaları zorlasın, ailelerinde büyüklerine mutlaka sorsun.

Tarih : 17 Ağustos 1999 Büyük Deprem

Hayatımda duyduğum en tuhaf bulut görüntülerinin çekildiği gün. Büyük Deprem gecesi ve korkulu dakikaları. Çığlık atan insanlar, gökyüzünün yakın olması, havadaki pis koku, bunaltan basık ve aynı zamanda şekilsiz bulutlar.

Hepsinin aynı anda göründüğü ve yaşandığı gündü. Büyük deprem bu olayların hepsini barındırıyordu ki, uzun zaman sonra bulutlar yine o şekillere büründü. Yıldızlar bir farklı oldu. Herkes aynı şeyi söylüyordu. 17 Ağustos’un gizemini çözmeye çalışan insanlar, Yıldızların o gece ki görüntüsünü tekrar tekrar inceliyordu. Yıldızlar en net görünüyordu. Daha öncesinde bulutlar oldukça şekilsizdi.


Gökyüzü öyle yakın ki, sanki yıldızı elinle tutabilecekmiş hissi veriyor. Tam da bunun gibi bir gece, 22 Ağustos 2016’da karşımıza çıktı. Birbirine ne kadar yakın tarihler değil mi? Büyük depremden yıllar sonra, 5 gün sonrası..

Böyle düşününce aslında bir hayli tuhaf. Sonuç olarak saçmalıyorsun! diyenler olacaktır. Ama durum aynen bu şekilde. Baktığımız zaman 22 Ağustos 2016 gizemli bir gece olarak karşımıza çıktı. Büyük depremin izini yıllar sonra atlattık.

Bu depremden yıllar sonra ve 5 gün sonrasında o günü tekrardan yaşamış gibi olmak, aslında oldukça zor ve bir hayli üzücü. Gizemli gece için düşüncelerim sadece bunlarla kısıtlı değil tabii ki. Yazımın başında da söylemiştim zaten. Bu gece öyle 100-200 kelime yaz bitir tarzında bir gece değil. Oldukça uzun bir makale olacak, zamanı olanlar okusun demiştim. Gizemli gece de hava basıncı bir hayli yüksekti.

HAARP ile Havanın Değişmesi Mümkün Mü?

Meteorolojinin yaptığı tahminlere gelin göz gezdirelim. Meteorolojinin yaptığı tahminlere göre bir çok bölge parçalı bulutlu olarak belirlenmişti. Ta ki gizemli geceye kadar. Gece olduğu zaman tahminlerin aksine oldukça boğuk ve bir o kadar da basık bir hava vardı.

Ankara: Az bulutlu zamanla parçalı bulutlu, 32 derecede
İstanbul: Parçalı ve az bulutlu 31
İzmir: Az bulutlu 33
Bursa:Az bulutlu zamanla parçalı yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra doğu ilçeleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 32
Adana: Az bulutlu ve açık 35
Antalya: Az bulutlu ve açık 32
Samsun: Parçalı, yer yer çok bulutlu 30
Trabzon: Parçalı yer yer çok bulutlu, sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 29
Erzurum: Az bulutlu zamanla parçalı yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 29
Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 40

Meteorolojinin Tahminlerinin Tersi Oldu!

Mevsim normallerinin üstünde bir sıcaklık, boğuk hava, yakın gökyüzü, parçalık yer yer çok bulutlu denilirken bulutların oldukça garip bir şekilde karşımıza çıkması. Bu kadar mı? Hayır değil. Devamı da var. Öyle bir hava ki, nefes aldığınız zaman gerçekten de zorlanıyorsunuz gibi. Bir nevi sanki oksijen yetersiz kalıyor gibi.

Bunu söyleyen kişi sadece ben değilim. Bunu söyleyen kişileri sosyal ağlardan tek tek görebilirsiniz, yorumlarının saatlerine bakabilirsiniz. Tek taraflı bir düşünce olmasını isterdim ama yurdumuzun bir çok bölgesinden insan bu şekilde düşüncelerle karşımıza çıktı. Ki zaten olağan üstü durum da burada başlıyor. Ekşi sözlükte 500’e yakın  entry yazıldı, Bazı kişiler benim düşüncelerimle aynı olurken karşı çıkanlar da oldu. Beni en iyi yansıtan entrylerden bir tanesinde kullanıcı uykusuzluk problemini aşağıdaki şekilde saatleri yazarak dile getirmiş;

23.00: yatış
01.30: uyanış ve 03.00’e kadar bir türlü uyuyamama.
03.00: yatmaya çalışılması ama 05.00’e kadar uyuyamama.
05.00’te yatıp 08.00’e kadar uyuma ve işe geç kalma. ve kapanış.

Bakmayın oradan çok gereksiz bir konu, abartıyorsunuz diyenler de var. Çok samimi olmayan, çok saçma gelen bir konu olabilir. Ancak yüzlerce insanın uykusuzluk problemi çekmesi hele bir de aynı gün, aynı saatler de hatta aynı dakikalar da yaşaması tesadüf olamaz.

Neden Oldu? Neden Uykusuzduk?

Açıklamaları var tabii ki. Geldi yine HAARP diyebilirsin. Düşüncelerini okudum bak. Evet. Kimyasal silahlar, maalesef ki ülkelerin en gizli silahlarından bir tanesi. Aynı zamanda Amerika gibi büyük ve güçlü bir devletin gizli bir şekilde yürüttüğü HAARP ‘de bunlardan.  Kimyasal demek yanlış olur. Çünkü HAARP oldukça anormal bir güç diyebiliriz.

Öyle bir şey düşünün ki, deprem yapabiliyor, mevsimleri değiştirebiliyor. Savaşta onlarca insanın ölmesi yerine deprem yaratarak bir ülkeye zarar vermek! Sizce de olamaz mı? Mantıksız mı geliyor hala?

17 Ağustos 1999 Depremi ve Haarp ilişkisi!

Tekrardan dönüyoruz. 17 Ağustos Büyük depreme. Depremden önce herkesin dile getirdiği konu bulutların çok yakın olduğu ve gökyüzünün çok net bir şekilde karşımıza çıkması. Aynı zamanda yıldızlar da oldukça yakın bir şekilde izleyicilere selam veriyordu. Türkiye de pek gerçekleşmeyen durumlar meydana geldi. 17 Ağustos 1999 günü, ülkemizde Gölcükte normal vatandaşların asla giremeyeceği bir üs bulunuyordu.

ABD’ye ait bu üst’te o gün ne olduğu belli olmayan bir deniz altı geldi ve bu deniz altında gizli denemeler yapıldı. 4 şiddetinde deprem yapılmak istenildi. Ancak çalışmaların bir çoğu olumsuz geçti ve denemeler hesaplanan gibi olmadı. Gölcükte 4 yerine 7 hatta 8 şiddetinde deprem oldu. Amerikanın deneyinin başarısız olması sonrasında iddialar bu şekilde devam etti. Amerikanın denemelerinin başarısız olması ile beraber insanların HAARP’a inancı daha da arttı. Türkiye de fay hattı üzerinden denemeler yapan Amerika bu deneyi başka bölgelerde uygulayacaktı.


ABD’nin denemeleri sadece bunlarla da kısıtlı değil. Ülke de büyük bir faciaya yol açtığı düşünülen ABD uzunca bir süre sonrasında gizli silahını Türkiyede kullanmadı. Ta ki aradan 13 sene geçinceye kadar. 1999 yılından sonra şimdide Van Depremine dönüyoruz.

Van Depremi ve HAARP İlişkisi

2011 yılında Van depreminde fay hatları normalin aksine daha düzenli bir şekilde kırılmış ve fayların oluşturduğu hatlar oldukça paralel şekiller oluşturmuştu. Yani normal bir şekilde doğa olayı olarak gördüğümüz depreme göre fay hatlarında anormal derecede düzenli kırılmalar meydana gelmişti.

Bilim adamlarının kafasını kurcalayan bu olay, Fay hatlarına müdahale mi edildi? sorusunu akıllara getirdi. Çünkü ABD istediği zaman deprem yapabiliyordu. Buna en yakın örnek ise yine yapılan bir deneyden verilebilir.

Çölde Yağmur Yağdıran Silah: HAARP

Yakın dönemlerde Haarp sinyalleri gönderilerek Arizona çölüne kar yağdırılmıştı. Çölde kar yağması durumu oldukça anormal bir durum olduğu için de ABD tekrardan gündeme geldi.


Gizli silahını her ne kadar gizlemek istese de, bilinen şu ki, Çöle kar yağdı ve resmen Haarp bir kez daha karşımıza çıkmıştı. Böylelikle bu gizli projenin ne kadar kuvvetli olduğunu bir kez daha gördük. Aslında bu deneyler ve projeler sadece ABD tarafından yapılmadı. Daha öncesinde Rusya da bazı denemeler yapmıştı. Ancak bu denemeler başarısız olmuştu. Bunun altında yatan ise başka sebepler vardı.

1976 yılında Rusya bir alan belirledi ve bu alan da çalışmalarını devam ettirdi. Ancak belirlenen bölge Çernibol’e oldukça yakın olduğu için daha sonrasında patlama ile beraber imha oldu. Böylelikle Rusya haarp teknolojisi ile tanıştıktan kısa bir süre sonra vazgeçmiş oldu. Tabii bu bizim bildiğimiz. Belki de hala gizli bir şekilde farklı bir bölge de çalışmalar devam ettiriliyor.

HAARP Daha Öncesinde Rusyada Uygulandı!

HAARP ile beraber Amerika oldukça güçlendi diyebiliriz. Durdurulamaz bir güce ulaşması tabii ki farklı ülkelere de sıçramış oldu. Buna en iyi örnekte soğuk savaş dönemi diyebiliriz. ABD Soğuk savaş sırasında Rusyaya aşırı miktarda sinyal göndermiş ve daha sonrasında Rus bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonrasında Rusya da gerçekleşen bir takım olayların tamamı HAARP’a bağlanmıştı.

Rusya da durumlar bir hayli karışıktı. Aşırı derece de sinyal alan Rusya çok gergin günlere Merhaba demiş ve daha sonrasında olayın arkası gelmişti. Amerikanın yaptığı gizli çalışmaların bir çoğu açığa çıkmış, Ruslar ve Amerikanlar arasında gergin zamanlar başlamıştı. Ruslar olayın farkında vardıktan sonra Amerika ile araları bir hayli bozuktu. Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar, gerçekleri açığa çıkarınca ABD bunu gizlemek adına çalışmalarını daha da yoğnu altına aldı. Böylelikle çalışmalar daha da gizli hale geldi. ABD’li jeo fizikçilere göre ozon tabakasını bozmak, iklimleri değiştirmek, yapay deprem yapmak HAARP ile meydana getirilebilir.

Ruslar, daha öncesinde bu teknolojiyi denediği için Amerikanın tuzağına yenik düşmedi. Lakin yapılan araştırmalara göre Rusya da sıcaklıkların 40-45 derecelere kadar çıkmasının tek sebebi Amerikanın yaptığı deneylerdi. Farklı bölgeleri denek olarak belirleyen ABD, bu sefer de Rusya da deneyler yapmış ve bu deneyler sonrasında çöl sıcakları Rusyanın belası olmuştu.

Bilim ve Teknoloji Birleşti HAARP Oluştu!

Haarp akla sığmayacak kadar güçlü bir teknoloji silahı diyebiliriz. Bilim ve teknolojinin birleşerek bu şekilde karşımıza çıkması oldukça büyük şeylere yol açabilir. Karşına çok fazla Haarp çıkan bir kişi artık bu komple teorilerine inanmayacaktır diye düşünüyorum. Ancak inanmamak için herhangi bir sebep yok.

Gizemli gece dememin sebebi de bu aslında. Oldukça fazla seçenek var. Ancak hiç biri bu gecenin normal bir gece olduğu kanıtlamıyor. Bunun aksine normal gecelere göre bir hayli anormal olduğunu söyleyebiliyoruz. O gece uykumuzun gelmemesinin sebebi belkide yeni deneyler olabilir? Bunun yanı sıra, kimyasal silahlar da olabilir. Zaten çoğunluğun düşüncesi de bu yönde.

Çöle kar yağdıran bir ülkeden bahsediyoruz. Sıcaklığı 40-45 derecelere kadar çıkarabilecek bir projeden bahsediyoruz. Bu denli güçlü bir silahın tekrardan denenmiş olması tabii ki saçmalık değil. Yapılamayacak bir şey değil. Bir kez daha düşünmekte, sorgulamakta, anlamakta, yadırgamamakta fayda var. Bu yazıdan sonra kanıt isteyenler, neden anormal gece olduğunu söyleyenler olacaktır. Yazıyı tekrar ve tekrar okumalarını tavsiye ediyoruz. Lakin, okumaktan zarar gelmez.

 


www.azakoğlu.blogspot.com

İsmail Azakoğlu ile '' AMFİ ÖZEL ''

 KONUK;  Atilla Yıldırım Elektrik, Elektronik Müh. Tarihçi.. Konu; Türk Tarih Tezine Geçiş.