1 Ocak 2020 Çarşamba

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ; AMERİKANCI EĞİTİM DÜZENİ

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ; 
AMERİKANCI EĞİTİM DÜZENİ - FULBRIGHT ANLAŞMASI 27 ARALIK 1949
Milli Eğitimimiz 27 Aralık 1949'de imzalanan ve “Fulbright Anlaşması” olarak anılan ”Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Anlaşma’nın sonucu olarak, bütünüyle Amerikalı uzmanlar ve CIA tarafından, Amerikan çıkarları doğrultusunda biçimlendiriyordu.
26 Şubat 1946 Kahire Anlaşmasından hareketle Türkiye’de 27 Aralık 1949 Anlaşması gereğince bir komisyon kurulmuştur. Bunun adı : «Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu» (Fulbright)dur.
Bu Komisyon, «T.C.Hükümeti tarafından sağlanacak paralarla finanse edilecek eğitim programının idaresini kolaylaştırmak için ihdas ve tesis edilmiş bir teşekkül olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümetleri tarafından» tanınmıştır.
27 Aralık 1949 tarihinde Türkiye ve ABD hükümetleri arasında "Eğitim Komisyonu" kurulmuş dört Türk, dört Amerikalıdan oluşan komisyon, ülkemizdeki eğitim kurumlarında yabancı dilde eğitim verilmesi kararını almıştır.
Senatör Haydar Tunçkanat’ın “İkili Antlaşmaların İç Yüzü” ve “Amerikan Emperyalizmi ve CIA” adlı kitabında açıkladığı üzere, 27 Aralık 1949'de imzalanan Eğitim Komisyonu’yla ilgili anlaşmanın 5. maddesi şöyleydi:
"Komisyon, dördü TC vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden kurulu olacaktır. Bunlara ek olarak Türkiye’deki ABD diplomatik heyetin başı, (Amerikan Büyükelçisi) komisyonun fahri başkanı olacaktır. Komisyonda oyların eşit oluşması durumunda kesin oyu misyon şefi Amerikan büyük elçisi verecektir.”
Komisyonun ABD vatandaşı olan dört üyesinden ikisinin elçilikteki CIA mensupları arasından seçileceğinden kuşku duymamak gerekir, böylece CIA, Milli Eğitim Bakanlığı’na rahatça sızma olanağı bulacak ve komisyon üyesi sıfatıyla öğrenci ve eğitim üyeleri arasında ajanlar devşirmekte hiçbir güçlükle karşılaşmayacaktır.
Bu anlaşmanın 5. Maddesine göre:
Bunlara ek olarak ABD, Türkiye’deki diplomatik heyetinin başı komisyonun başkanıdır. Ve alınan, alınacak olan kararlarda oy hakkına sahiptir. Komisyon karar ve davranışlarında ABD Dışişleri Bakanına karşı sorumludur. Komisyon, tıpkı Amerikan askerî üstlerinde olduğu gibi:
«Türk Hükümetinin himayesinde, her türlü Türk denetiminin dışında, Türk Eğitimi hakkında araştırma yapması, bilgi toplaması, gerekli Amerikan memurlarını uzman ve araştırmacı olarak okul, üniversite ve Bakanlıklara yerleştirmesi ve benzeri faaliyetlerini kolaylaştırmak amacını sağlamak için getirilmiştir.»
Okul kitaplarına ve ders kitaplarına Amerikan propagandasının etkinliğini artırmak için malzeme hazırlayacaklardır.”
Türk Hükümetine bu komisyonun çalışmalarını kontrol ve denetleme hakkı dahi verilmemiştir.
Türk vatandaşı olarak komisyona atanan 4 üyenin Amerika Hariciyesince kabul edilir kişiler olması doğaldır. Ulusal eğitimde, eğitim plânlamasından öğretmen yetiştirilmesine ve programların geliştirilmesine kadar yabancıların karışması, akıl alacak işlerden değildir.
Bu yüzden bugün, örneğin okul programlarımız toplum ve ülkenin gerçek ihtiyaçlarından ve ulusal çıkarlara uygunluktan alabildiğine uzaklaşmıştır.
Eski programdan Bağımsızlık, Devletçilik Lâiklik, Devrimcilik, Fransız devrimi, Reform hareketleri, Halkın aydınlatılması, Ulusal ekonomi, Devletin vatandaşlara karşı görevleri... Gibi konular çıkarılmış, yeni programa, Unesco, Nato günü, Demokrasi, Dinsel bayramlar... Gibi konular eklenmiştir.
Amerika ile ilgili konular genişletilmiştir.
Böylece Türk toplumunun muhtaç olduğu, uyanık, üretici, bağımsızlıktan yana, devrimci insan yetiştirme amacı yerine, Amerika’ya bağlı, toplum ve ülke çıkarlarının pek farkında olmayan, geleneklere bağlı ve genel olarak tüketici insanlar yetiştirilmesi amacına yönelinmiştir. Türkiye’nin «tüketim toplumu» haline getirilmesi, ABD’nin ticaret, ekonomi ve politika çıkarları için çok elverişlidir.
Buna, Amerika kaynaklı filmler, foto romanlar, vur-kır edebiyatı da eklendiğinde, tasarlanan ve uygulanan plânın ciddiliği daha iyi ortaya çıkar.
Bütün bu etkilemelerin genel amacı, ABD"nin ekonomi ve politika alanındaki çıkarcı girişimlerine kitlelerin kafasında uygun bir ortam hazırlamaktır ve Türk eğitimindeki ABD projeleri bunu fazlasıyla gerçekleştirmektedir. Böyle bir afetle savaşan öğretmenlere karşı, çoğunluğu kara cahil olan halk kışkırtılmakta ve sık sık «Amerika gitsin de Rusya mı gelsin?» sorusu ortaya atılmaktadır.
O günden 2019' ye, 70 yıldır, “Milli Eğitim”imizi ve daha pek çok bakanlığımızı Amerikalı uzmanlar yönlendiriyor.
Bu durun, 2019'de de böyledir ve FULBRİGHT COMMİSSİON adı altında Türk Milli Eğitimini biçimlendiren kurulun başında 2019'de Amerikan Büyük elçisi oturmaktadır.
Evet, gördüğünüz gibi ‘’Milli’’ olması gereken Türk eğitim sistemi milli değildir. 70 yıldır Amerika Birleşik Devletleri tarafından kontrol edilmektedir.
27 Aralık 1949 yılından bugüne tüm Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri bu anlaşmaya uymuş ve işbirliği yapmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarımızı seviyeli bir şekilde, argo ve küfürlü kelimeler yazmadan yapalım.
Aksi takdirde yorumlarınız kaldırılacaktır !

www.azakoğlu.blogspot.com

İsmail Azakoğlu ile '' AMFİ ÖZEL ''

 KONUK;  Atilla Yıldırım Elektrik, Elektronik Müh. Tarihçi.. Konu; Türk Tarih Tezine Geçiş.