PİSLİK HÜKÜMDAR VE ÜLKESİ
Çok eski zamanlarda memleketin birinde bir Hükümdar varmış.
Bu hükümdar çevresinden, her şeyden haberdar, her şeyden bilgisi olduğu kadar, her şeyi de çok bilen, çok terbiyesiz ukala bir Hükümdar mış.
Hükümdar'a söylenen ya da sorulan, konuşulan her kelimeye her cümleye her soruların misliyle cevabını karşılıklı ya da karşılıksız çok bilmiş Hukümdar'dan alıyormuş.
Dahası konuşulan konular ve ya bir iş Hükümdarla alakası olmasa bile Hükümdar her konuya ne yapıp eder Kendini dahil eder imiş.
O konuda konuşanlara hükümdara göre ağzının payını kendi terbiyesiz üslubuyla verirmiş olurmuş.
Bu pis karakterli kişiliksiz terbiyesiz ukala Ucube Hükümdar o kadar ki ukalalığı egosu kibri tavam yapmıştı.
Yaşadığı zamanın tüm bilginlerine dahi dil çıkarırcasına Ukala cevaplar verirmiş.
Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları, yıllar yılı kovalamış gitmiş geçmiş böylece. Her konuda bilgisi olan bu hükümdar herkese verecek bir cevabı olduğunu düşünse de ülkesinde yaşayan herkes Hükümdarın nasıl bir kişiliğe kimliğe sahip olduğunu artık anlamışlar, onu çok iyi tanımışlar.
Onun o bilginliğini bilgeğini çok bilmiş liğini anlamışlar ki HÜKÜMDAR'ın her şeyi yalan üzerine kurulu.
Bunun üzerine o Hükümdarın ülkesinde yaşayan tüm halk artık onu kale almamaya karar vermişler.
Çünkü Hükümdar beşikteki bebek le dahi zıtlaşıyormuş.
Hatta ağzınının bozuk düstursuz kelimelerle kendisi ile alakalı olmasa bile pervasızca, perdesizce agzı uslupsuzca cevaplar verirmiş.
Öyle ki konuştuğu her kelime ötekileştirici kutuplaştırıcılıkla toplumu ikiye bölmek için ve birbirine düşman edebilmek için her şeyi yaptığı görülmüş.
O ülkenin toplumu da artık bu hükümdardan kendilerine, ülkelerine asla fayda yarar gelmez.
Çünkü.
O ülkenin halkını ikiye bölmüş toplumu topluma, halkı halka düşman terörist ilan ediyormuş.
Ahali artık o kişinin hükümdarları olmaması yönünde karar kılmışlar...
.
Gel zaman git zaman o ülkenin yaşayanları bu kişiden bıkmışlar.
Nereye baksalar hükümdarı görüyorlar. Nerede bir ses duysalar hükümdarı duyuyorlar.
Kimle konuşsalar hükümdardan cevabını duyuyorlar.
Bu durum karşısında bir gün tüm ülkenin ileri gelen kanaat önderi ahalisi kişileri toplanmış.
Demişler ki ya sen nasıl bir insansın her şeyi biliyorsun.
Her şeye cevap veriyorsun.
İlgin alakan olsa da, olmasa da muhatap oluyorsun.
Seninle bağlantısı olmasa da sen karşılık veriyorsun.
Hükümdar ahalinin yani o ülkenin sözü dinlenen kanaat önder kişilerini bile takmamış.
Çünkü kendisini yaşadığı ülkenin her kesin şeyin üstünde görüyormuş. Yaşadığı yörenin toplumun ileri gelenleri onunla baş edemeyeceklerini anlamışlar. Hükümdar o kadar terbiyesiz miş ki, tüm halkına ahalisine illallah dedirtip yaka silkdirmiş kendisinden.
Hükümdarın ülkesindeki ahali tüm ülkeye haberler göndererek ulaklar savarak hükümdar hakkındaki toplumun düşündüklerine herkese duyur bayan karar vermişler ve ulaklar haberciler yurdun dört bir köşesine salınarak hükümdarın bu durumundan haberdar edilmiş.
Artık hükümdarı kimse Kale almıyor dinlemiyor karşılık vermiyor onu var saymıyorlarmış.
Yani kısacası o ülkenin hükümdarını kendi haline bırakmışlar artık.
Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın diyerek.
Bize de bu dualara amin demek düştü. Amin Allah'ım nasıl biliyorsa öyle yapsın...
Ülkemize böyle Zalim böyle kibirli karaktersiz, şerefsiz, ahlaksız, ağzı bozuk düstursuz, kifayetsiz, basiretsiz Kimliksiz, ukala bir hükümdar gelmez inşallah diye umut ediyorum..
İsmail Azakoğlu
Not:
Hikayeyi beğenen arkadaşlardan lütfen yorum yapmasını özellikle istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarımızı seviyeli bir şekilde, argo ve küfürlü kelimeler yazmadan yapalım.
Aksi takdirde yorumlarınız kaldırılacaktır !