Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf.
03.2021 – Bu yazıma ait bilgilere destek olması ve okuyucunun yorum yapa bilinmesine katkı sağlamak için ilave bilgi: 1960 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış olan Ömer Nasuhi Bilmen‘e ait 1970 ve; 2014 basımı Tevrat kitabından sağladığım alıntı eşliğinde Adem A.S. doğumunun, İnsanlığın başlangıcı ve tarih olarak sıfır (0) olduğu bilgimiz üzerinden gidersek (gerçeği CC bilir), Adem AS dan günümüze değin kaç yıl geçtiğini rahmetli hocamızın YORUMU üzerinden (kişisel araştırmalarım ile) birlikte paylaşmak istedim.
- Adem AS yaradılış tarihini (sıfır) 0 kabul ettiğimizde Adem AS 930 yıl yaşadı. Sıfır -0- tarihinden ….
- 2242 sene sonra, Nuh Tufanı oldu.
- 3337 yıl sonra; İbrahim AS doğdu, 3512 yılında öldü. …… İshak Yakup Yusuf as
- 3748 yıl sonra; Musa AS doğdu, 3868 yılında öldü. -bundan sonrası
- Benim araştırmama göre Tevrat üzerinden giderek, İsa AS kadar ≈ 1450 yıl geçti M.Ö 3868 + M.Ö.1450 + M.S. 2017 = İnsanoğlu; 7335 yıldır fani dünyada yaşamaktadır. Bilimsel olarakta, 14,000 yıldır (Yalnız, bu rakamlarda mantık aramayınız). Mart 2017
- livescience.com sitesinden aldığım bilgiye göre Hz Musa’ya peygamberlik görevi M.Ö. 1313 yılında verildi diyor. Tevrat: Hz Musa peygamber olduğunda 80 yaşında idi diyor. Buna göre Musa as. doğumu: 1313 +80 = MÖ 1393 oluyor. İnsanın geçmişi ile dinler arası tarihler, kafa karıştıran durumlardır. Okullarda okuduğumuz Akhenaton tarihi ile Hz Yusuf birlikteliğini ölçü aldığımızda ise, bu sefer Hz Musa’nın doğum tarihi yanlış oluyor. Veya tersini düşünün!!- 27.03.2018
Hz. Yusuf – Yusarsif Yuzarsif dizisi, dini ve tarihi olduğu için, zevkle seyrediyorum. Burada bir konuya parmak basmak istiyorum. Hz Yusuf filminin etkisinde kalıp; Tamam bu, bu şekildedir, demeyin. Hz Yusuf hakkında gerçek olanlar Kuranda yazılı olanlardır. Misal: Hz Yusufun sağ kalmasına sebep olan kişi, Tevrat ve filimde Levi; Kuran yorumcuları tarafında ise, Yahuda veya en büyük abileri Ruben gösterilmektedir. Nasyonel Coğrafya kanalında açıklandığına göre, eski mısır hiyeroglif yazıtlarında, İsrail oğulları adı kayıtları yerine, (Yahudi inanışında Allah adı) Yahova adına rastlanılmış . 10.2020
Farkında’mısınız bilmiyorum ama filmin ana konusu İslam ve Müslümanlık değildir. Dikkat ederseniz, Tapınağın firavunun askerlerince ele geçirilmesinden sonra Firavun emir veriyor: Bundan böyle tanrı olarak (tek olduğu için) Güneş – ATON‘a tapınılacak diyor ama; Esas konu, Züleyha’nın aşkı üzerinedir. Nereden çıkartıyorsun derseniz: Çok tanrılı inançlarından dolayı Baş rahip ve yardımcıları, 39. bölümde Hz Yusuf ve Akhenaton tarafından yargılanırken Yusuf’un karısı Asenat; Züleyha’nın aşkını savunmak için yargılama anında araya giriyor ve -bahaneye bakan- Akhenaton’da hemen yargılama işlemini erteliyor!! Dizinin son bölümünde ise; Hz Yusufun önünde secdeye gelecek olan kardeşlerden Yahuda, Şimon’a – O peygamber ama İsrail halkı benim adımla anılacak diyor. Geleceği bilen yalnızca Allah’tır. Hz Yusuf ve Hz Muhammed’e bile bu yetki verilmezken; Yahuda yaşadığı tarihten ≈ 600 yıl sonrasını nasıl biliyor? Ve neden!! Filmde ve Kuranda; Mısır halkı; Hz Yusuf yaşarken ve sonrasında İslami yönden Müslümanlığı kabul etti, iddia ve ayeti YOK! 25.05.2016
bilgi mahiyetinde yazayım: Hz Yusuf ve Akhenaton un filminde görünen komutan Horemhob’un bir belgesel filmde, sarayla kan bağı olmayan halktan bir kişi ve babasının ‘peynirci’ (mandıra sahibi) olduğu söylenilmişti. Gine ek bir bilgi olarak; Amenhotep / Akhenaton’un 2. karısından öz oğlu, 1. karısı kraliçe Nefertiti’nin ise hem üvey oğlu hem damadı olan kral Tutankamon’un mezarının, 1922 yılında sapa sağlam bulunmasının nedeninin; Akhenaton – Tutankamon – Ay ( Firavun Ay’ın hikayesi: Ay; Amonhotep / Akhenaton’un annesi Ana kraliçe Tia zamanında Tia’nın, akrabası olup sarayda görevlendirilmiş. Önce devlet görevlisi sonra vezir veya danışman olup bir desise ile ölen/öldürtülen Tutankamon’un hem kız kardeşi hem karısı olan dul kraliçe ile evlenen Ay, firavun olmuş.)
Ay‘dan sonra firavun olup tek tanrıcılığa ‘pek’ inanmayan Horemhop, hem kendi isteği hem Amon rahiplerinin etkisi ile Akhenaton ve Tutankamon’un geçmişlerini anlatan yazılı ve resimli taş, dikit ve tabletleri imha ettirmiş. Böylece arkeologların Akhenaton hakkında kesin bilgilere ulaşılmaması Tutankamon’un mezarının 20. YY kadar sağlam kalmasının nedeni olarak, Horemhop gösterilmektedir…..
Yazımın ana teması; Eski devrimcilerden Amenhotep veya Aton’a (güneşe) tapan manasında Firavun Akhenaton dur. Firavun Amenhotep ise tanrı Amonun memnun olduğu kişi manasındadır. -Vikipedia
- Burada kendi düşüncemin teyiti doğrultusunda bir alıntı yapıyorum. Türkiyede tarikatlar araştırması konulu bir kitapta Akhenatonun – tek tanrıcılık konusunda öncü olduğu vurgulanmaktadır. 02.2019
Akhenaton, MÖ 1380 – 1332 yılları arasında yaşamış olup, 18. hanedana mensup firavunlarun 10. idi. Tanrı Amon, MÖ 2000-1900 zamanında; 12. hanedan tarafından; Mısır ülkesinin Hava, Rüzgar, Gemicilerin ve ülkenin TEK BAŞ tanrısı olarak kabul edilmiş. Amon, Mısır halkının baş tanrısı olmakla birlikte, başka amaçlar için yapılmış, görev verilmiş çeşitli isimlerde tanrıları da vardı. Mısırdaki çeşitli tanrıların varlığı ve çokluğu, Hz Yusufun fikirleri ve Akhenaton’un istekleri sayesinde, Tek bir Tanrı/Allah’a indirgenmiştir.
Eski Tanrı Amon’un dini merkezi olan Karnak‘taki tapınakların rahipleri, dini konularda oldukları kadar maddi açıdan da büyük bir güce sahip idiler. O günden bu tarafa tüm Firavunların savaşlarda kazandığı ganimetlerin bir bölümü, tapınaklara otomatikman ayrılıyor ve Rahipler bu sayede, maddi güç sahibi oluyorlardı. Rahiplerin elde ettikleri bu orantısız ve kolay kazanılan maddi güç sayesinde, bazı konularda halkın desteğini de alarak, Firavunlara bile karşı gelebilme durumları söz konusu oluyordu. Akhenaton ile babası III Amenofisin rahipleri sevdikleri (dizide) pek söylenemezdi.
Arkeologlarda; Akhenaton’un anne tarafının Yahudi olduğu görüşü hakimdir. IV. Amenhotep’in babası III Amenofis’in karısı Tia, saray dışından olan bu ailenin kızıdır. Hatta III Amenofis’in, geleneklerin dışında kayın pederi Yuya ve kayın validesinin cesetlerini, Krallar Vadisine gömdürdüğünü söylemişlerdi.
Not : Bazı ansiklopedik yazılarda Mısır tarihi anlatılırken; M.Ö. 1500 -1450 yılları arasında İbrani/Yahudilerden söz edilmekte ve Suriye taraflarına sefere çıkan firavunların dönüşte Mısıra, bu halktan olan insanları getirildikleri yazılmaktadır. (Büyük Larousse)
Siz, seyrettiğimiz Hz Yusuf ve firavun filmine bakıp -tamam bu böyledir, demeyin. Filimde tek tanrı düşmanı olarak gösterilen ana kraliçenin; Yahudi dinine sahip bir atanın evladı olarak tek tanrıya karşı olması, ne derece doğrudur. Kaldı ki filmin ana konusu, Kuranda geçen konular ile Tevrat’ta geçen isim ve konular etrafında senaryolaştırılmış, hareketlerdir.
Her ne kadar Yusuf A.S. mın Akhenaton üzerinde etkisi varsa da Akhenaton’un, tek tanrının göstergesi olarak Güneşi kabul etmesindeki ilk nedenin, üst paragrafta belirttiğim üzere, tek tanrı inanışına sahip ve Yahudi olduklarını belirttiğim dedesi, anne annesi ve annesi Tia ile babası 3. Amenofis’in kendisi üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Sanırım din konusunda baba ile oğlunun bu kadar ‘aşırı devrimci‘ olmalarının diğer bir nedeni olarak ta, yine üst paragrafta vurguladığım üzere rahiplerin, firavunlar üzerindeki gelmiş – geçmiş olumsuz etkilerini’de, sayabiliriz.
Yusuf as. tek tanrı konusunda firavunu etkilemiş ve cesaretlendirmiş olsa da Firavun’un, bizim bildiğimiz tek Allah anlayışından ziyade; tek tanrı olarak Güneş‘i göstermesinin sebebi bana göre ki; -dikkatinizi çekerim, filmde bile firavun Allah/Tanrı/Rab isminden ziyade tanrı olarak Güneşin adını söylemektedir- Güneş; tek olarak varlığı herkesçe bilinen ve her gün görünen, inkar edilmesi mümkün olmayan, halkın kolayca ikna edilmesini sağlayan bir örnektir. Bizlerin inandığı -görünmeyen- Tek Allahı anlatsa; halkın ikna edilmesi mümkün olamazdı. Belki Akhenatonu, – Güneş konusunda ikna eden, Hz. Yusuf’tur. Kaldı ki, hiç bir peygamberin kendi halkını bile bir seferde inandıramadığı yada inanmadıkları Kuranda yazılmaktadır, değil mi?
Firavun Akhenaton’un güzelliği ile dillere destan olan karısı Nefertiti‘nin soyu hakkında da, kesin bilgiler mevcut değildir. Yine arkeologlarca Nefertiti’nin; Akhenaton’un (yahudi) annesi Tia’nın yeğeni olduğu hakkında görüş ve anlatımlar mevcuttur. Akhenaton, babasının ölümünden sonra MÖ 1352 yılında, (20 yıl) kral oldu. 1346 yılında Tanrı Amon’a tapınmayı yasaklayıp; Evrensel yaratıcı güç olarak kabul ettiği tek tanrı Güneş’e -Aton’a- tapınılacağını ve adınıda değiştirerek güneşe tapan manasında AKHEN(ATON) olduğunu açıklamış.
Akhenaton, Amon rahipleri ve tapınaklarının dini merkezi olan Karnak şehrinin bir benzerini, krallık yönetim merkezi olan Teb şehrinin 180 km kuzeyinde Kahire’ye doğru, Aton’a tapanların dini ve siyasi başkenti olarak; El – Amarna’da bir şehir kurdurmaya başladı. Teb, eski başkent ve Mısır ülkesinin ortası sayılır. Coğrafi olarak Nil nehrinin ilk doğduğu yer olan Tanzanya toprakları ile Sudan ülkesinden Teb şehrine doğru olan bölüme Yukarı Mısır, Teb’den Ak Denize doğru olan bölümede Aşağı Mısır deniliyor. Kralların ellerinde, göğüs üzerinde çapraz olarak tuttukları düz ve çengelli nesneler, iki bölgeli Mısırı temsil etmektedir.
Amenhotep’in ilk krallık dönemi ve öncesinde tüm Mısırın Baş Tanrısı Amon idi. Kral Amenhotep / Akhenaton zamanında ise (sadece) Aşağı Mısırın baş tanrısı Ra -Güneş- olmuştur. Yukarı topraklarda ise, tanrı Amon etkisi devam etmiştir. Bu arada bir vurgulamada bulunmalıyım. Akhenaton’un, tek tanrı inanışından dolayı – Tamam, bu kral ve krallıkta tek tanrı inanışından dolayı bizim inancımız gibi; Müslüman ve Müslümanlık vardı, diye yanlış düşünceye kapılmayınız. Çünkü Yahudilik, Hristiyanlık inancında da tek tanrı görüş ve emri, mevcuttur. Filimde Hz Yusuf, Akhenatonu akan su içerisinde ve Hristiyanlık geleneğine göre takdis ediyordu.
Akhenaton, MÖ 1342 yılında başkenti El – Amarnaya taşıdı. Krallığı süresince önemli savaşlar olmamıştır. Yine bu yılları ifade eden bilgiler; kil tabletler üzerinde Tel el – Amarna’da define arayanlar tarafından 1880 yılında bulunmuş. Bu tabletlerin örnekleri, Akat dilinde yazılmış olup Ankara Medeniyetler Müzesinde (gördüm) ‘Amarna mektupları’ olarak adlandırılan bölümde, mevcuttur.
Bu tabletlerdeki yazılımlardan; O günün şartlarına göre Mısırın askeri güç olarak Anadolu da egemenlik süren HİTİT devletinden daha zayıf olduğu bilinmektedir. Öyle ki; Orta doğu topraklarında Siyasi ve toprak olarak Mısıra bağlı olduğu halde, Hitit devleti ile antlaşma yapan ve vergisini bu ülkeye ödeyen prensliklerin olduğu, ansiklopedik bilgidir.
MÖ. 1346 – 1335 yılları, tek tanrılı dinin Mısır’da en etkin olduğu yıllardır. İzlediğim arkeolojik belgeselde, MÖ 1335 yıllarında Kraliçe Nefertiti‘nin bir şekilde ortadan kaybolduğu, ama ölümü hakkında hiç bir bilgi bulunmadığı, anlatılmıştır.
Arkeolojik Anlatımlardan; Amon Rahipleri ile saraydaki eski tanrıya inanan ve siyasi etkinliği olan kişilerin etkisinde kalan Kraliçe Nefertiti’nin, eski ve yeni tanrı konusunda Kral Akhenaton ile ciddi bir anlaşmazlığa düştüğü vurgulanmaktadır. Bu durum karşısında kral Akhenaton, karısı Nefertiti’yi saraydan çıkarttı. Veya beklenmedik bir gelişme neticesinde, zamanımızda yapılan anlaşmalı boşanmalar gibi kral, kraliçeyi saraydan attı !
Kral ve Kraliçenin hiç erkek çocukları olmadı. Sağlam bulunmuş bazı figürlerde sadece 6 tane kızları betimlenmiş. Gerçi firavunun 2. bir eşi ve bu eşinden oğlu olduğu belirtiliyor ama, siyasi yetki Nefertiti ve kızlarında olduğu için, oğlu yok sayılıyor. Gerçek durum bu şekilde iken, Mısır tarihçilerini de meraka sevk eden bir gelişme ortaya konuluyor. Kraliçe Nefertiti’nin kaybolması ile birlikte kimine göre hem üvey oğlu hem damadı Tutankamon ve/veya Smenkhare isminde bir erkek, sarayda bulunmaya başlıyor. Bazı kayıt ve açıklamalarda ise kraliçe Nefertiti’nin, Smenkare ismi ile ve makyajlı erkek olarak, tekrar saraya girdiği yönünde görüşler belirtiliyor. Çünkü Smenkare’nin kim olduğu hakkında geçmişine ait kesin bir bilgi yok. Sarayda bu isimde bir kimsenin varlığı da bilinmiyor. Bu gelişme bir bakıma dünyanın her yerinde bulunan ve bilinen şekli ile, iktidar içi çatışmalar ve rötuşü şekli olarak algılana bilinir.
Kral, bir kızını Smenkare ( Nefertiti veya Tutankamon) ile evlendiriyor. Ardından tahtına ortak ve kendisinden sonrada ardılı olarak ilan ediyor. Akenaton bir süre sonra Smenkare’yi eski başkent Teb şehrine, Amon rahipleri ile görüşmeye gönderiyor. ( Bana göre ortada bir sorun var ki Büyük kral, ortağını rahiplerle görüşmeye gönderiyor. Değilse neden göndersin!!.) Akhenaton – Smenkare ortak krallığı, 3 yıl sürüyor. İşin garibi Kral Akhenaton ve Smenkare‘ – ve/veya karısı Nefertiti – ‘nin ölümleri M.Ö. 1332 yılında ve birbirine yakın bir zaman içerisinde peş peşe oluyor. Ve Akhenatondan sonra öz oğlu ve damadı Tutankhamon, resmen kral oluyor.
Akhenaton/Smenkare/Nefertiti’nin mumya ve mezarlarının nerede olduğu Firavunlar tarihine ait, 2007 yılı çekimli belgesellerde bile bilinmiyor. Nefertiti hakkındaki ise; Kayınvalide Kraliçe Nefertiti ile damat kral Tutankamon ortaklığı başlıklı yazıma bakınız. Amon Rahipleri ve Amona inananlar, Akhenaton ve Tutankhamon’un ölümü ile birlikte yaptırdığı her şeyi ve mezarlarını imha ederek, Bir bakıma diyeceğim ama gerçek, Akhenaton’dan intikamlarını çok acı bir şekilde almışlar.
Akhenaton’un ölümü ile; El Amarna’da tek tanrıya inananlar ve Güneşe tapanlar için yaptırdığı şehir, yerle bir edilmiş. Bu görüşte olanlarda, öldürülmüş. Ve böylece “devrimi istemeyen” ve el yapımı “Tanrı” larından vazgeçmek istemeyen Mısır halkı ile rahipler, eski başkent Teb’e ve Amon dinine dönmüşler.
Yine izlediğim bir belgeselden yola çıkarak, bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Mısır hiyerogliflerinin anlamını çözen Fransız bilim adamının, çözmek için tesadüfen eline aldığı kil tablette, Ramses’in adı vardır. Hiyeroglif yazılarının ilk çözümüne, bir otel odasında başlanılıyor. Bir hiyeroglif örneği olarak Ramses adını örneklemek istiyorum. Hiyeroglif yazılım şekline göre: Çember‘in okunuşu = Ra , çemberin ortasındaki nokta = M, geometrideki Pi işaretinin benzeri olan ∏ ise = S ve S , E ‘nin açıklamasını hatırlamıyorum. (O nun ortasında nokta olduğunu düşünün) O∏E∏ – Ramses
Bu kral ama mecburiyetten, ama aklının erdiği şekil ile, ‘ Tek Tanrı ‘ kavramını benimsediği için, Mısırın hakim tanrısı Amon’a karşı çıkmıştı. Mısır, gerçekten tanrı Amon’lar ülkesi idi. Akhenaton, bir çok örneklerinde olduğu gibi, elle beslenen tanrı modelinden sıyrılmak istedi. Burada ‘beslenen’ sadece put değildi. Putlar sayesinde rahipler besleniyordu. Rahipler, çok büyük maddi imkanlara sahip olmuşlar, günümüzde örneği olduğu gibi, din sömürüsü ile kendilerine bağladıkları halkı da arkalarına alıp, istemedikleri bir gelişme durumunda, bütün krallara baş kaldırıyorlardı
Kral Akhenaton, hayatı boyunca bu inanışı yaşamış ve yaşatmıştı. Her ne kadar (Hz Yusuf) Kral Akhenaton ölümünün hemen akabinde, yaptırdığı her şey ve Güneş tanrısı figürleri yok edilmiş olsa da, zaman içerisinde Mısır halkına aşıladığı TEK TANRI görüşü unutulmamış. Akhenaton’un ölümünden ≈ 70 yıl sonra insan yapımı olan heykel tanrı Amon ile tek ilahi tanrı (Güneş) Aton; MÖ 1200 yıllarında karma iki tanrı ismi ile Amon – Ra inanış şekli ile, Mısıra hakim olmaya başlamış, yaşarken yapmak istediği devrim, ölümünden sonra gerçekleşmiştir. Böylece dünyada ilk defa bir devlete has, peygambersiz tek tanrı inanışı, Mısır da hakim oldu. 01.2011 Mecit ALBAYRAK